6 Eylül 2010 Pazartesi

Fırında Sütlü Koca Kabak


Geçtiğimiz hafta Bilecik'in Gölpazarı ilçesinde idik. Ve büyük şans.. semt pazarı o gün kurulmuştu. İşlerimizi bitirdikten sonra ben pazara gittim ve civar köylülerin kendi bahçe ve tarlalarında yetiştirdikleri mahsulü keşfe daldım.

Fasulye orada da İstanbul pazarları fiyatına satılıyordu, tek farkı sabah toplanmıştı. Ama domatesler öyle değil. İstanbul'da kilosunu ikibuçuk liraya aldığımız domatesin o sabah toplanmışının kilosu sadece bir liraydı.

Pazarda Arıcaklar köyünden Gülcan en güzel domatesleri satıyordu. Ondan almaya karar verdim. Bana "sen yabancısın herhalde" dedi.. Sohbetimiz öyle başladı. Gülcan tüm domateslerini toptancıya kaptırmış. Toptancı Gülcan'ın emeklerine acımamış, domateslerini kasa kasa alıp gitmiş, ve gidiş o gidiş. Çok üzgün ama yine de kızgın değil. Çünkü her hasatta birilerinın toptancılar tarafından dolandırılması alışkın oldukları bir durum.

Gülcan sohbet sırasında tek tek seçerek torbaya doldurdu domatesleri. Evini tarif etti, bir daha yolum düştüğünde evine uğramaya söz verdim.

Gülcan'dan bir de yemek tarifi aldım. Karşısındaki tezgahtan aldığım kocaman kabağı nasıl pişireceğimi anlattı. Ben de eve döndükten sonra Gülcan'ın tarifi ile pişirdim koca kabağı.


Malzemeler
(4 kişilik)
1/4 koca kabak
2 kırmızı biber
3 domates
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1/2 su bardağı süt
tuz, acı kırmızı pul biber

Yapılışı
Kabağı iyice yıkayıp dörde böldüm. Gülcan'ın dediğine göre bu kadarı dört kişiye yeterdi. Bölünce içinin tatlı kabağına benzer çekirdekli olduğunu gördüm. Çekirdeklerini temizleyip küçük dilimler halinde kestim.



Domatesleri rendeledim, kırmızı biberleri mümkün olduğunca küçük doğradım, kızdırdığım zeytinyağının içine boca ettim. İçine tuz ve acı kırmızı pul biber koydum. Doğradığım kabakları bu sosun içine ilave ettim, üzerlerine de yarım su bardağı sütü koydum. Çok kısa zamanda kabaklar pişti, suyunu çekene kadar tencerenin kapağını açık tutup ateşte bıraktım.


Gülcan'ın tarifi buraya kadardı. Yemeğin kokusunda kıvamında bir eksik yoktu ama sanki küçük bir ilave onu daha lezzetli ve çekici hale getirecek diye düşünüp, yemeği bir fırın tepsisine boşaltıp yaydım. Üzerine taze mozzerellayı rendeleyip, fırının ızgara seçeneğini seçip fırına attım. Mozzarellalar eriyip kızarınca daha iştah açıcı bir koku yayıldı.


Sıcak sıcak sofraya getirdim. Yanında bol ekşili bir yeşil salata ve bir kadeh kırmızı şarapla afiyetle yedik.

2 yorum:

  1. leyloshumcum
    cok enteresan biz bu kabaklan gönende sütlü kabak tatlısı yaparız fırında...
    aynı sekilde kucuk kucuk kesip firin tepsisine koyar kusbasi boyutunda ve ustune bol sut ve bol seker ekleyerek en uste de cirpilmis yumurta firinda suyunu salip cekene kadar ve uzerinde sekerlenmis sut ile karamelize olmus kaymak tabakali bir tatli cikar ortaya nefis olur...bak ne hos yoresel tatlar var...valla iyi ki bu blogu yaptin.. ellerine saglik

    YanıtlaSil
  2. ya gerçekten.. gölpazarı'nda salçalı sütlüsü.. gönen'de şekerli sütlüsü yapılıyor demek ki.. onu da denemek lazım..

    YanıtlaSil