tag:blogger.com,1999:blog-89912252512596108072024-03-21T07:16:37.214-07:00Leyla'nın SofrasıKış Sofraları..Unknownnoreply@blogger.comBlogger45125tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-61657885694072560812011-11-21T13:18:00.000-08:002011-11-21T14:02:58.973-08:00Senelerin Lezzeti<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiorrY74g0p4u6VWmcKn1QAiECyq1wl50wKNlyiZZJatxWpW0Gpc6z0XylQdvj89TkHbKenh8ztfbfg3nqFLBhFRbyWXvv0kncJj7G4seGLYCRVs7bez2_Z8pkmrDs2PQ_Lw_zctJr0IhLH/s1600/tarama0006.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 316px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiorrY74g0p4u6VWmcKn1QAiECyq1wl50wKNlyiZZJatxWpW0Gpc6z0XylQdvj89TkHbKenh8ztfbfg3nqFLBhFRbyWXvv0kncJj7G4seGLYCRVs7bez2_Z8pkmrDs2PQ_Lw_zctJr0IhLH/s320/tarama0006.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5677562533395332226" /></a><br />Bu yılki en güzel doğum günü armağanlarımdan biri arkadaşım Necla'nın getirdiği<br /><strong><em></em>"Senelerin Lezzeti"</strong> adlı yemek tarifleri kitabı oldu.<br />Kitabın yazarı sayın Emine Keskin, kendi pişirdiği ve dost sofralarından yıllardır topladığı yüzlerce tarifi bu kitabında unutulmaz kılmış, bizlerle paylaşmış.<br />250 adet basılan bu değerli kitabın 54.sü bende. Üstelik hem kitabı bana armağan eden arkadaşımın ve hem de kitabın yaratıcısı Emine Keskin'in bana ilettikleri notlarla birlikte.<br /><br />Kitabın içindeki fotoğraflar ve Emine Keskin'in el yazısı beni ayrıca başka bir yolculuğa çıkardı. Emine Keskin annemin de devam ettiği Kadıköy Yeldeğirmeni'ndeki Saint Euphemie ilkokuluna devam etmiş. Böylece yazının annemin yazısı ile benzerliğinin sihri de ortaya çıkmış oldu.<br />1935'de Saint Euphemie okulu kapatılınca, Emine Keskin öğretim hayatına Notre Dame de Sion'da devam etmiş. Bu okuldan mezun olduktan sonra da arkadaşları ile her çarşamba günü toplanarak maharetlerini paylaşmaya başlamışlar.<br />Bu kitapta yıllarca çarşamba sofraları için döktürülen yiyeceklerden 400'den fazlasının tarifi var.<br />Çoğunun yapımı pratik. Zannederim kitaptan oldukça fazla yararlanacağım.<br />Şimdi sizlerle bu kitaptan yaptığım bir "tuzlu"nun tarifini paylaşmak istiyorum:<br /><br />"<strong>Tost Ekmekli Sufle</strong><br /><br /><em>Malzemeler</em><br />1 paket Tost ekmeği<br />5 adet Yumurta<br />125 gram Sana yağı<br />250 gram Kaşar<br />150 gram Gravyer<br />4 fincan Süt<br /><br /><em>Yapılışı</em><br />Uzunca cam bir kabın içine ince dilimlenmiş, kabukları çıkmış tost ekmekleri bir yanları yağlanarak dizilir. Üstüne bolca kaşar rendesi dökülür, bir kat daha ekmek döşenir. Birkaç kat yapılabilir, aralarına kaşar rendesi dökülür. Yumurtayla süt çırpılıp üstüne dökülür, çatalla bastırılır. Üzeri gravyerle kapatılır. Bir gece evvelinden veya sabahtan hazırlanıp serin bir yerde dinlendirilir. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoLb3xOq5fhUQYc45_0sqSvy3w4pl9yRhK6FNGyRm2M5c1r9u1VBV02712GY0NPnaOy3f_CBSAyfFo2AUWXuvMiqdiaKmTc79Hs84K_4W-_wvLxpmUkAGA2NIQiIa-87d8NxsIzfbuRwW7/s1600/sufle1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoLb3xOq5fhUQYc45_0sqSvy3w4pl9yRhK6FNGyRm2M5c1r9u1VBV02712GY0NPnaOy3f_CBSAyfFo2AUWXuvMiqdiaKmTc79Hs84K_4W-_wvLxpmUkAGA2NIQiIa-87d8NxsIzfbuRwW7/s320/sufle1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5677572158304079346" /></a><br />Isıtılmış fırında bir saatte börek gibi kızartılarak pişirilir. Ben arasına 3 dilim jambon koyarak da yapıyorum."<br /><br />Emine Keskin'in tarifini azıcık değiştirdim. Birincisi, margarin kullanmadığımdan ve kaşar peyniri yeterince yağlı olduğundan sadece cam kabı tereyağı ile yağlayıp ekmekleri üzerine dizdim. Ekmek olarak Halk Ekmek'in kepekli ekmeğini kullandım. Kenarları sert olmadığından dilimleri bütün olarak dizdim. Diğer bir değişiklik de 5 yumurta yerine 3 yumurta kullandım.<br />Tarif yine çok başarılı oldu. Misafir soframda şık ve lezzetli bir yemek olarak yerini aldı.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbxc0P9rEEwxsLauBlbg-t5O84GLNrKF2nR_fkSy4beKiMFmyJa4cDlN2l3vRFgjZ-qWaZbrfdXu7EeSQyT8-SriBx199-GHRz4N7jO6tKx9X3cwtgQO9yYhfcd7i3rzGvLWNMoNfzSvHx/s1600/sufle2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbxc0P9rEEwxsLauBlbg-t5O84GLNrKF2nR_fkSy4beKiMFmyJa4cDlN2l3vRFgjZ-qWaZbrfdXu7EeSQyT8-SriBx199-GHRz4N7jO6tKx9X3cwtgQO9yYhfcd7i3rzGvLWNMoNfzSvHx/s320/sufle2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5677572415464117730" /></a><br />Ben de hepinize Emine Keskin'in olduğu gibi uzun ömürlü dostluklar diliyorum. Ve bu kitabı yemek kitaplığınızın kıymetli bir köşesinde bulundurun diyorum.Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-86665897845547990072011-09-13T01:18:00.000-07:002011-09-13T01:57:22.414-07:00Çeşme'de "Kumsal Restorant"Geçtiğimiz cumartesi evlerinde misafir olduğumuz Çeşmeli arkadaşlarımız bizi geç bir öğle yemeği için Kumsal'a götürdüler. Kumsal, Çeşme'de Kocakarı plajının bulunduğu koyda, beyaz plastikten sandalye ve masaların yerleştirildiği salaş bir kıyı lokantası. <br /> <br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSUMRxSaL0pGnEFxkPkdraL0u8TXFA4g5Ahwg34pWf53Fm731AVkw1TMH5kXFl7ueJC6eYI1LBPVT9wgCpr_wWETFFlV8h-Y5meitYn294t5zkX2NITXlbhHtrMKE-o291Kn2VpXDJTOB5/s1600/IMG_9617.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSUMRxSaL0pGnEFxkPkdraL0u8TXFA4g5Ahwg34pWf53Fm731AVkw1TMH5kXFl7ueJC6eYI1LBPVT9wgCpr_wWETFFlV8h-Y5meitYn294t5zkX2NITXlbhHtrMKE-o291Kn2VpXDJTOB5/s320/IMG_9617.JPG" /></a></div><br />Oturur oturmaz ütülü, tertemiz, açık mavi masa örtüleri masamıza seriliverdi. Arkadaşlarımız mekanın müdavimleri oldukları için, siparişleri verdiler.<br />Çoban salatası, deniz börülcesi, kalamar tava kısa sürede masamızda yerlerini aldılar.<br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUEG6zw9Gn4zHvXXictMeCbfQxMdUUU1mAtk3n4POkFJhnh7vzRwBmrT1rpKAlEOZAKxOnLXPYfZ66-PZbjlJKjBZJtJMrk2XgVIeOwY7sTDL2YRw5psNdi4WtpEyI5gpYXE6sD4-KrRfL/s1600/IMG_9609.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUEG6zw9Gn4zHvXXictMeCbfQxMdUUU1mAtk3n4POkFJhnh7vzRwBmrT1rpKAlEOZAKxOnLXPYfZ66-PZbjlJKjBZJtJMrk2XgVIeOwY7sTDL2YRw5psNdi4WtpEyI5gpYXE6sD4-KrRfL/s320/IMG_9609.JPG" /></a></div><br />Her şey çok taze ve lezzetliydi. Soğutulmuş bardaklarda buz biralarımız da gelince eksiğimiz kalmadı.<br />Rokayı İstanbul'da da yiyoruz ama Ege rokasının tadı bambaşka. Biz çoban salatası istemişken, salatayı bol rokalı ve kırmız soğanlı yapmışlardı, iyi ki.<br />Önden gelenleri, zeytinyağına ekmeğimizi bana bana yiyip bitirmişken mevsimin güzel balığı, sardalyalar nar gibi ızgara yapılmış olarak geldi.<br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimfcXQG5-HX8YcisRcAFfz__0vuRQIi2Aqcet_yKCN3Gxy5fmKQE9pMrU55Y9Z34vAGvuEhZ5YLOPbHoeaqYMnKv1qODK_JaMarPoHLtUbMvj81xzxHvpBKMQf8M9cOKEvCG2hoOmd_er7/s1600/IMG_9611.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimfcXQG5-HX8YcisRcAFfz__0vuRQIi2Aqcet_yKCN3Gxy5fmKQE9pMrU55Y9Z34vAGvuEhZ5YLOPbHoeaqYMnKv1qODK_JaMarPoHLtUbMvj81xzxHvpBKMQf8M9cOKEvCG2hoOmd_er7/s320/IMG_9611.JPG" /></a></div><br />Bir yandan koyda denize girenleri, bir yandan gelip geçen ya da demirleyen tekneleri, kayıkları seyrederek çok lezzetli bir yemek yedik.<br />Arkadaşlarımızın misafiriydik ama size burada bir fikir vermek için ne kadar ödediklerini sordum. Kişi başı 30 liradan daha az bir hesap gelmişti.<br />Ne yazık ki İstanbul'a dönmemiz gerekiyordu, orada güneş batışını seyretme imkanımız olmadı. Oysa koy, güneş batışı ve mehtapta doyulmaz oluyormuş.<br />Aklımız ve yüreğimiz orada kalarak yola çıkarken, Dalyanköy'ün rengarenk balıkçı tekneleri de ertesi günün taze balıkları için önümüzden geçerek uzaklaştılar.<br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2jUlgMix5yB-QtvlC_OC8V2pQn5khX6ZDl5YKJ11Gi8i_SwuD-5Oy1Es70MKP0nCspno_dXCcmwJDe89FYtkRdMTlAESNJEdHmxElyx-jRCL1oS1y-pmL46NCmbNrhSrVOpE2jY_x8Xo-/s1600/IMG_9621.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2jUlgMix5yB-QtvlC_OC8V2pQn5khX6ZDl5YKJ11Gi8i_SwuD-5Oy1Es70MKP0nCspno_dXCcmwJDe89FYtkRdMTlAESNJEdHmxElyx-jRCL1oS1y-pmL46NCmbNrhSrVOpE2jY_x8Xo-/s320/IMG_9621.JPG" /></a></div><br />Yoılunuz Çeşme'ye düşerse, bir akşamüstü Kumsal'da yemek yiyin, uzun uzun oturup, denizi seyredin.<br />Güzel yemek yemek, kaliteli servis almak hem de çok iyi fiyata her yerde mümkün olmuyor. <br /><br />KUMSAL Cafe Restorant<br />Kocakarı Plajı<br />Dalyanköy - Çeşme<br />Kamil Topsaç<br />Tel: 0 555 4489701Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-80707134527011959852011-08-08T14:19:00.000-07:002011-08-08T14:55:20.488-07:00Şeftali ReçeliSüleymaniye'deki evimizin alt katında, kömürlüklerin önünde küçük bir taşlık vardı. Mehparelerin evi bu taşlığa bakardı. Ben küçük olduğum için, orada oynama iznim vardı. Oysa ailedeki ağbiler, ablalar, her mahallede olduğu gibi, bizim mahallede de bulunan <em>arsa</em>da oynama iznine sahiplerdi.
<br />Yine Mehpare ile o taşlıkta oynadığımız bir gün, annesi mutfakta bir şeyler yapıyordu. Yemek yemekten nefret eden, elimden gelse su ile beslenecek olan ben, içeriden gelen kokuya vuruldum.
<br />Akşam geç saatlerde anneme, Mehpare'nin annesinin yaptığı börek reçelinden bahsettim. Annem mızmız kızının canının bir reçel istemesine sevinse de o saatte komşuyu rahatsız edemeyeceği için düşünüp durdu ama börek reçelinin sırrını çözemedi.
<br />Ertesi sabah, komşuya inildi, annem usturuplu bir şekilde konuyu, bu günlerde neler pişirdiğine getirdi ve baklayı komşunun ağzından aldı.
<br />Komşu teyze, <em>şeftali reçeli</em> pişirmişti bir gün önce.
<br />Ben hangi akla, şeftali reçelinin kokusundan böyle bir ad yakıştırmıştım bilmiyorum.
<br />Ama bildiğim, evde her yıl börek reçeli yapılmaya devam edildiği, benim de bunu pek bir zevkle yediğimdir.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiws1009_4HUB0X5moUnDRHVCyf9WW88hhmEf7mnx0U_fRmyBRfsYl43rCxF7l_q95ci5Fp2JqhFHzAjKjseoZ3UfmdYdf-HrikNfhVSMQH_P0HNYmi8TQ31n47elnImkzeJAiEHHz05JCN/s1600/%25C5%259Feftali1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiws1009_4HUB0X5moUnDRHVCyf9WW88hhmEf7mnx0U_fRmyBRfsYl43rCxF7l_q95ci5Fp2JqhFHzAjKjseoZ3UfmdYdf-HrikNfhVSMQH_P0HNYmi8TQ31n47elnImkzeJAiEHHz05JCN/s320/%25C5%259Feftali1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5638601496587939298" /></a>
<br />Şimdi gelelim reçelimizin tarifine..
<br />
<br /><em><strong>Malzemeler</strong></em>
<br />2 kg şeftali
<br />2 kg toz şeker
<br />1/2 limonun suyu
<br />
<br /><em><strong>Yapılışı</strong></em>
<br />Şeftalilerin önce kabuklarını soyun. Sonra çekirdek etrafındaki koyu kırmızı sert kısımı ayırarak küçük küplere bölün.
<br />Önce şekerin yarısını sonra küp küp doğranmış şeftalileri, onların da üstüne şekerin kalanını boşaltın. Vaktiniz varsa şeftaliler suyunu bırakıp şekeri ıslatıncaya kadar bekleyin. Yoksa, tencereyi kısık ateşe koyun, şekerin şeftali suyuyla ıslanmasına kadar bekleyip sonra ateşi orta şiddete getirin.
<br />Şekerli karışım kaynamaya başladığında üzerinde sarı renkte yoğun bir köpük oluşacaktır. Bu köpüğü hepsi yok oluncaya kadar alıp atın.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8HkNBlAYGhqdXX8bdMyd7T9puyK-enyH2YW2QAjAFtvQousIV3782YmSTNyH2gJpH-wAzsy_dyVHcATS67whDxCxZ4zTPRh3THOQ9J0sJxQ2ca7Wduc770D9bVT35A-m0PHGWDuZX0zi6/s1600/%25C5%259Feftali2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8HkNBlAYGhqdXX8bdMyd7T9puyK-enyH2YW2QAjAFtvQousIV3782YmSTNyH2gJpH-wAzsy_dyVHcATS67whDxCxZ4zTPRh3THOQ9J0sJxQ2ca7Wduc770D9bVT35A-m0PHGWDuZX0zi6/s320/%25C5%259Feftali2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5638603765971250578" /></a>
<br />Bu sırada şeftaliler de şekerin içinde renk değiştirip hafif karamelize olacaklardır.
<br />Artık limon suyunu katıp, ateşi biraz daha güçlendirebilirsiniz. Limon suyuyla da kaynayıp, birkaç kez karıştırdıktan sonra ateşi söndürebilirsiniz.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgB8IeMZEX_hGC7B3UXIqFbyVzSRzk5BISKJozLfr4UMnLDU-FLfZSwW0CXttsYqUxw0yQ8OsKz6ItLsqalO_aZ2Yvkh4pi-RmrLW_G4NAWNiAiGVMofo5DDQZTU8mSBonZX5K2WiayQKt0/s1600/%25C5%259Feftali3.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgB8IeMZEX_hGC7B3UXIqFbyVzSRzk5BISKJozLfr4UMnLDU-FLfZSwW0CXttsYqUxw0yQ8OsKz6ItLsqalO_aZ2Yvkh4pi-RmrLW_G4NAWNiAiGVMofo5DDQZTU8mSBonZX5K2WiayQKt0/s320/%25C5%259Feftali3.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5638604983506860322" /></a>
<br />Reçeliniz pişmiş ve sıcak sıcak kavanozlara bölünmeye hazırdır.
<br />Kavanozlara koyup, daha önce kullanılmamış kavanoz kapakları ile sıkıca kapattıktan sonra kavanozları ters çevirip soğumalarını bekleyin.
<br />Bu şekilde hazırlanmış reçel, kış boyunca hem küflenmeden hem de şekerlenmeden kahvaltı sofralarında zevkle tüketilecektir.
<br />Afiyet olsun!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-23627391094917581192011-08-05T01:46:00.000-07:002011-08-05T02:52:44.443-07:00Sakızlı Muhallebi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirpBBTuMd2uSUTrS7XAJjYG3hfO99A6M4YIUjPQsVqn4Y2giU9-OrQgFskM-obnPFrspO5dZuYnlea4mGLTMCaXQ78w49aUa9yD04Ldzbad8smEdkBUc50MXXSBSq_gj-_cvM8pgPUm3s8/s1600/sak%25C4%25B1zl%25C4%25B1+muhallebi.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirpBBTuMd2uSUTrS7XAJjYG3hfO99A6M4YIUjPQsVqn4Y2giU9-OrQgFskM-obnPFrspO5dZuYnlea4mGLTMCaXQ78w49aUa9yD04Ldzbad8smEdkBUc50MXXSBSq_gj-_cvM8pgPUm3s8/s320/sak%25C4%25B1zl%25C4%25B1+muhallebi.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5637306086222238914" /></a><br />Bizim ailede sakız tutkunları toplanmış. Dondurmanın, muhallebinin, helvanın sakızlısı.. Hepimiz çok seviyoruz bu tatları.<br /><br />Dün annemin "yalancı keşkül" adıyla yaptığı sütlü tatlıyı, sakızla şenlendirsem ne olur diye düşünüp, akşamki aile yemeğinde denemeye karar verdim.<br />Sakız tutkunları bayıldılar, ben de bu az şekerli, hafif tatlıyı sizinle paylaşıyorum.<br /><br /><em><strong>Malzemeler</strong></em><br /><br />1 kg süt<br />2 kahve fincanı* un<br />1,5 kahve fincanı* toz şeker<br />1 yumurta sarısı<br />1 paket şekerli vanilya<br />1 tatlı kaşığı tepeleme dövülmüş sakız<br />1 çay kaşığı tereyağı<br />* Türk kahvesi fincanı<br /><br /><em><strong>Yapılışı</strong></em><br /><br />Tüm malzemeyi tencereye koyup çırpın. Sonra orta hararette ateşte aynı yöne sürekli karıştırarak pişirin. Fokurdamaya başlayınca ateşi söndürün ve parlaması için tereyağını da ilave ederek, sıcakken karıştırıcı ile uzunca süre karıştırarak pürüzsüz bir hale gelmesini sağlayın.<br />Servis yapacağınız genişçe bir kaba 2-3 cm derinliğinde dökün. Ya da kaselere bölün.<br />Önce oda sıcaklığında soğutun ve koku almaması için üzerini bir bezle örterek buzdolabına koyun. Bir gece bekletin.<br />Ertesi gün sade olarak ya da yanında dondurma ile afiyetle yiyin. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXDaYqqRpnFf_4dLb2sifF8zjyNq52SHfEXnRr5Q_okHx90fwaidnrECv2HIHUZ3qjkrID2j3DxLa4Qw1qv6eWBY1DdU2OncYwXed9ZtvMZLzkXzah_pffKnhg8TmJQTY9TW4i94LxBhup/s1600/sak%25C4%25B1z.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXDaYqqRpnFf_4dLb2sifF8zjyNq52SHfEXnRr5Q_okHx90fwaidnrECv2HIHUZ3qjkrID2j3DxLa4Qw1qv6eWBY1DdU2OncYwXed9ZtvMZLzkXzah_pffKnhg8TmJQTY9TW4i94LxBhup/s320/sak%25C4%25B1z.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5637305844761368402" /></a><br />Bu arada sakızı nereden buluyorsun diye sorarsanız, maalesef Türkiye'den değil. Yazları gittiğimiz Yunan adalarının tümünde, Çeşme'nin hemen karşısındaki Sakız adasında yetiştirilmiş, üretilmiş, toz, macun, likör, yüz ve vücut kremi hatta diş macunu haline getirilmiş çeşitli ürünler satılıyor. Her gittiğimde özellikle bu toz haline getirilmiş sakızdan alyorum. Türkiye'de ise nerede satıldığını bilemiyorum.<br />Umarım bir gün Türkiye'de de eskiden olduğu gibi, Çeşme, Alaçatı, Çftlikköy'de binlerce sakız ağacı yetişir ve sakızın sadece ürünleşmiş halini değil, mis kokulu ağacını, meyvesini de görürüz.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-72068314734543664762011-07-15T11:29:00.000-07:002011-07-15T11:54:09.106-07:00Necla'da Öğle YemeğiDün Bodrum'da, Yalıkavak'a tepeden bakan güzel evlerinin balkonunda birlikte öğle yemeği yedik arkadaşım Necla ile.<br />Sofra sebze sevenler için cennetten bir köşe gibiydi. <br />Kaşar lorlu yeşil salata, deniz börülcesi, zeytinyağlı çalı fasulyesi, zeytinyağlı nohutlu semizotu ve şimdi tarifini de vereceğim <em>fırında kabak mücveri</em>nin dizili olduğu sofra ayrıca bir tablo gibi de renkli ve iştah açıcıydı.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAtEyFElAtOcKiKr4lSzHptqbcNi8pfwu_6GcTgs5XE2kSauVr4Fp_upqLzAh41BRM1jmCOdmnK_als78y5t0Ar1C5SOKjoy28HJl89MpNTHCHEVva8V6G2Cxb5oUjLetJEjYkF6Upqwtc/s1600/neclayemek.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAtEyFElAtOcKiKr4lSzHptqbcNi8pfwu_6GcTgs5XE2kSauVr4Fp_upqLzAh41BRM1jmCOdmnK_als78y5t0Ar1C5SOKjoy28HJl89MpNTHCHEVva8V6G2Cxb5oUjLetJEjYkF6Upqwtc/s320/neclayemek.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5629650395259808562" /></a><br /><em><strong>Fırında Kabak Mücveri</strong></em><br /><strong><em>Malzemeler</em></strong><br />1 kg kabak<br />1 demet dereotu<br />2 yunurta<br />1 kahve fincanından biraz az zeytinyağı<br />4 silme kahve fincanı un<br />1 paket hanur kabartma tozu<br />1 çay kaşığı karabiber<br />1 çay kaşığı tuz <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjieod43KcBvUGd0P7i2LOaMwTn-w8Zdw9lWp4hCDC8a9D0C3deZwdNtgQeP53n-weec1OTbYfOFSMNWyFyjB3FtNaGvzQu6LiRswoToR8Tv8QRGpb3nULwCUmg2v6rlQ1uEio-zFvs7Qtg/s1600/f%25C4%25B1r%25C4%25B1nm%25C3%25BCcver.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjieod43KcBvUGd0P7i2LOaMwTn-w8Zdw9lWp4hCDC8a9D0C3deZwdNtgQeP53n-weec1OTbYfOFSMNWyFyjB3FtNaGvzQu6LiRswoToR8Tv8QRGpb3nULwCUmg2v6rlQ1uEio-zFvs7Qtg/s320/f%25C4%25B1r%25C4%25B1nm%25C3%25BCcver.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5629652816209870066" /></a><br /><strong><em>Yapılışı</em></strong><br />Kabakları rendeleyin. Tuz dışında tüm malzemeleri kabak rendesine ilave edip karıştırın. Kabakların sulanmaması için tuzu en son ilave edin.<br />Fırını alt-üst konumda 170 derece ısıtın. Fırın tepsisine pişirme kağıdı döşeyip, harcı üzerine yayın. Yaklaşık 30 dakika, mücverin altı ve üstü kızarıncaya kadar pişirin.<br />Sıcak, ılık ya da soğuk.. Afiyetle yiyin..Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-11928446338268874332011-07-12T11:52:00.000-07:002011-07-12T12:22:34.530-07:00Denizin İki Yakası<strong>Myhane ve Eudokia</strong><br /><br />Pek zor değil Ege'nin iki kıyısında benzer lezzetleri bulmak. İnsanları deseniz, onlar da benzer.<br />Dün akşam Bodrum Kadıkalesi'nde <em>Myhane</em>'de yedik yemeğimizi. Bir mandalina bahçesi içinde güzel bir aile işletmesi. Güneş batmadan gidip oturduk, sohbet ettik. Hava karardığında yiyecekleri seçtik. Birazdan da iki sazende, biri ud biri darbuka çalıp söylemeye başladılar. Akşamın en beğenilen yemekleri "ahtapot ızgara" ve "saçta karides" oldu. Ahtapot yumuşacık ve hiç kömürleşmeden ızgara edilmişti.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimZbExrVRK6rEu50SZdZnBio-tMxi9AOncThbXnEFSUh51MqQn5z2oNdahen4HnFhb3pDnfY3uRmZVQHinmqG5WUai4eNBRJFpIQH_jf-m5-5f3L0fyRllRK2ZK9K7GUcpNzqM2HaB65Nk/s1600/ahtapot%25C4%25B1zgara.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimZbExrVRK6rEu50SZdZnBio-tMxi9AOncThbXnEFSUh51MqQn5z2oNdahen4HnFhb3pDnfY3uRmZVQHinmqG5WUai4eNBRJFpIQH_jf-m5-5f3L0fyRllRK2ZK9K7GUcpNzqM2HaB65Nk/s320/ahtapot%25C4%25B1zgara.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5628543141316604610" /></a><br />Bugünse sabah Turgutreis'den kalkan feribotla Kos adasına gittik. Hipokrat'ın okulu Asclipeion, Eski Şehir, Hipokrat Ağacı, Kadınlar Hamamı ve Belediye Pazarı'nı gezip gördükten sonra, tavsiye ile gittiğimiz <em>Eudokia</em>'da (Mummys's Cooking) nihayet oturduk.<br />Buz gibi soğutulmuş Mythos biralarını içerken seçtiğimiz yiyecekleri bekledik. Burada da en beğenilenler "sirkeye yatırılmış ahtapot" ve "barbun tava"oldu. Diğer yiyecekler de oldukça lezzetli olsa da bu ikisi çok başarılıydı.<br /><br />Yolu Bodrum'a ve Kos'a düşenler için adresleri ve telefon numaraları şöyle:<br /><br /><strong>Eudokia</strong>Bouboulinas 13, Kos<br />tel +30 22420 28525<br />www.eudokiakos.info<br /><br /><strong>Myhane</strong><br />Akardere Mevkii Gümüşlük Caddesi No.73<br />Kadıkalesi Turgutreis, Bodrum<br />tel 0 252 382 70 07<br /><br />Fiyatlara gelince, Myhane'de içecek (Yeni Yeni Rakı) dahil kişi başı 65 TL, Eudokia'da ise Mythos dahil kişi başı 19 € ödedik.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-2222325082439972822011-06-15T00:16:00.000-07:002011-06-15T00:38:05.861-07:00Fırında Tepsi Köftesi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgg52Q-E1XZyQrgDj_6apdg0bLhfxq2tMdYC0Gz2QWVF7pX5QUtzOmM5OTPQ06vwReTVE0keJc4NpxWaas9-DxrhZLc5ulwUFC_E1AMS0nbKOSm5IY17vuvA4I_nvgzLo6U6m0KmE2dDLDu/s1600/tepsik%25C3%25B6ftesi.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgg52Q-E1XZyQrgDj_6apdg0bLhfxq2tMdYC0Gz2QWVF7pX5QUtzOmM5OTPQ06vwReTVE0keJc4NpxWaas9-DxrhZLc5ulwUFC_E1AMS0nbKOSm5IY17vuvA4I_nvgzLo6U6m0KmE2dDLDu/s320/tepsik%25C3%25B6ftesi.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5618347254048033218" /></a><br /><em><strong>Malzemeler</strong></em><br />600 gram dana kıyması<br />1 orta boy soğan<br />4 kaşık tepeleme yulaf ezmesi<br />1 kaşık biber salçası<br />kıyılmış maydanoz<br />tuz, karabiber, kimyon<br />üzerini süslemek için soğan, domates ve yeşil biber dilimleri<br /><br /><em><strong>Yapılışı</strong></em><br />Köfte harcını çokça yoğurarak hazırlayın. Harcı fırın tepsisine bastırarak yerleştirip üzerini domates, biber ve soğan dilimleri ile süsleyin.<br />Fırını önceden 175 dereceye ısıtın. Alt-üst konumda köfte önce suyunu salıp sonra çekene kadar pişirin. En sonunda da fırını ızgara konumuna getirip köftenin üzerinin kızarmasını sağlayın.<br />Afiyet olsun!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-89885252324649522011-06-08T22:46:00.000-07:002011-06-08T23:03:53.745-07:00Yeşil Mercimek Salatası<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5KAZEmdsbwvQYvKAl8y3JLU_bUJX3smzskwnVjQe__KbSbEtuQAAPDX83YDX69yEY1J0CSOFsDb6RaDZMF8L-xDrYtgwjFGBFrrYuSvmJcIBTEwSpXqmt-JOY_jsQlam9rMCZARZm4lEJ/s1600/bat2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5KAZEmdsbwvQYvKAl8y3JLU_bUJX3smzskwnVjQe__KbSbEtuQAAPDX83YDX69yEY1J0CSOFsDb6RaDZMF8L-xDrYtgwjFGBFrrYuSvmJcIBTEwSpXqmt-JOY_jsQlam9rMCZARZm4lEJ/s320/bat2.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5616093021113251666" /></a><br />Tokat yöresinde bu ve benzeri salatalara <em><strong>"bat"</strong></em> deniyor. Tokatlı bir dostunuz varsa, o da bir başka türlüsünü tarif edecektir size.<br /><em><em><br />Malzemeler</em></em><br />2 su bardağı yeşil mercimek<br />1/2 su bardağı çiçek şehriye ya da kus kus<br />1/2 demet yeşil soğan (yoksa 1 orta boy kuru soğan)<br />bolca yeşillik, nane, dereotu, maydanoz<br />2 orta boy domates<br />4-5 ceviz<br /><br /><em>Lezzet katmak için:</em><br />zeytinyağı, nar ekşisi, tuz, karabiber, kimyon, sumak, kırmızı pul biber<br /><br /><em><em>Yapılışı</em></em><br />Yeşil mercimek ve çiçek şehriyeyi ayrı ayrı haşlayıp soğumaya bırakın. <br />Ancak tatlandırıcıları mercimek sıcakken eklemenizi tavsiye ederim.<br />İkisi de soğuduktan sonra bu malzemeleri derin bir kaba alıp, içine ince doğranmış yeşil soğanları, yeşillikleri, küçük küp şeklinde doğranmış domatesleri ve küçük parçalar halinde cevizi de ekleyip hepsini iyice karıştırın.<br /><br />Yeşil mercimek salatanız servise hazırdır.<br /><em>Afiyet olsun!</em>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-77275430990302682252011-06-07T02:51:00.000-07:002011-06-23T07:46:42.876-07:00BÜYÜK KÖFTE<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqFXb1lg7SU8wr8GM4gQMGKucus2vKByfEE0iBk2bTbLB5k7Nmr426WJJk_CR0aAr8ooiUOKkaK54WOYBiiblwPWaps3b6OSHil73s3iGZQN7OYtMkLgLCXiAxhqNpo61b_rGLqz5hXrH-/s1600/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+6.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqFXb1lg7SU8wr8GM4gQMGKucus2vKByfEE0iBk2bTbLB5k7Nmr426WJJk_CR0aAr8ooiUOKkaK54WOYBiiblwPWaps3b6OSHil73s3iGZQN7OYtMkLgLCXiAxhqNpo61b_rGLqz5hXrH-/s320/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+6.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5615437385036776258" /></a><br /><br />Büyük dediysem gerçekten büyük köfte.. Başka bir adı var mı bilemem. Bizim evdeki adı bu ve yine taa uzaklardan getirilmiş, benim bildiğim dört kuşaktır soframızda bulunan bir lezzet. Neyse ki kızlarım da çok seviyorlar ve umarım ilerde de evlerinde kendileri pişirirler. <br /><br />Önce malzemeleri sıralayayım:<br /><br /><em>1 kg yağsız dana kıyma<br />1 demet incecik doğranmış yeşil soğan <br />2 orta boy soğan, rendelenmiş<br />2 kaşık tepeleme nohut unu<br />1 yumurta<br />1 küçük su bardağı lepe<br />1/2 küçük su bardağı pirinç</em><br />ve<br /><em>1 tatlı kaşığı tuz<br />1 çay kaşığı karabiber<br />1 tatlı kaşığı tarçın<br />1 tutam safran</em><br />ayrıca kaynama suyuna eklenmek üzere:<br /><em>1 çubuk tarçın<br />birkaç tane karabiber <br />1 tutam safran</em><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQQLqdO2f1yP0HOgDDGEyrRvjgNYAN5FfL3K-URrxfmWm5oj13pWH6YFASvdwdSGYde2aw5MTRuVPlkrAZ8qcMgReom9hsdQ3Ji9UH6TjGAqe1Mw3XZDzcVWxban4n4Wuo_uGOEPaaO_FJ/s1600/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+2.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQQLqdO2f1yP0HOgDDGEyrRvjgNYAN5FfL3K-URrxfmWm5oj13pWH6YFASvdwdSGYde2aw5MTRuVPlkrAZ8qcMgReom9hsdQ3Ji9UH6TjGAqe1Mw3XZDzcVWxban4n4Wuo_uGOEPaaO_FJ/s320/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+2.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5615425952567151922" /></a><br />Lepe ve pirinç önceden haşlanacak ve soğumaya bırakılacak. Sonra tüm malzemeler derin bir kabın içine koyulup uzun süre yoğurulacak.<br />Elde edilen köfte harcı dörde bölünecek ve top şekli verilecek.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_qkHy3TJJGcR4W6DcJxnzUkDRfMIFcHLztr3BpyOFxa8ZdhyyGJNJ7zchnhYj9VJOKJWOh8Whk0kwHz1JEtq6PYCYiLgdam_Ukad3PvzCtKK5OJxdHDgreRi3GWPA-m73Nz8AN1sJowWX/s1600/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+3.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_qkHy3TJJGcR4W6DcJxnzUkDRfMIFcHLztr3BpyOFxa8ZdhyyGJNJ7zchnhYj9VJOKJWOh8Whk0kwHz1JEtq6PYCYiLgdam_Ukad3PvzCtKK5OJxdHDgreRi3GWPA-m73Nz8AN1sJowWX/s320/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+3.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5615432137206952258" /></a><br />.<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2qwGMAlmdcxJG4Mw8YMVqGvEcmkIGP82hDC5cyweYmNHeDkazxj6xW2TSowP-_cLOos4Yft1zfssW6ZpYCjl0byBOIXmnBgz9tfeiLEkk_I3kzbbaysjAgPSqOZ95Fw02kzKEAceThCMg/s1600/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+4.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2qwGMAlmdcxJG4Mw8YMVqGvEcmkIGP82hDC5cyweYmNHeDkazxj6xW2TSowP-_cLOos4Yft1zfssW6ZpYCjl0byBOIXmnBgz9tfeiLEkk_I3kzbbaysjAgPSqOZ95Fw02kzKEAceThCMg/s320/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+4.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5615432336510882626" /></a><br />Büyük boy bir tencerenin içine iki parmak kadar kaynar su ve suyun içine de bir çubuk tarçın, tane karabiberler ve safran koyulacak. Büyük köfteler bu suyun içine yavaşça yerleştirilip kısık ateşte pişmeye bırakılacak. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsH2hEP7LeEWad8pjYGPnXbirmKy1MScOE8Sqdrl8yvthOEhkrn1FOy1EvjEI-_jazsGYyXM90HAhT6URbjdCFJ5sXlh4-E2VpIrWQ9RnRTn-tXYdmRbFhRcdMz3O91plKknxtcGDuL5Qr/s1600/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+5.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsH2hEP7LeEWad8pjYGPnXbirmKy1MScOE8Sqdrl8yvthOEhkrn1FOy1EvjEI-_jazsGYyXM90HAhT6URbjdCFJ5sXlh4-E2VpIrWQ9RnRTn-tXYdmRbFhRcdMz3O91plKknxtcGDuL5Qr/s320/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+5.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5615432642408863122" /></a><br />Bir iki kere köfteleri çevirmekte yarar var. Her tarafı iyice piştikten sonra ateş söndürülecek ve köfteleriniz servise hazır olacak. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGf4nzH3rTrURxzGFyzvF07_iegCQFe6s8BXV_-oxWLsQGc2LAcDrPVyq86assBzZQ5V2-rDKykz6E7COp2erAAA9-9aJDSNXV-_UR75SMxkWckvRRb2dnzQPv6LIobJ4kqtniHgvQutbU/s1600/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+7.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGf4nzH3rTrURxzGFyzvF07_iegCQFe6s8BXV_-oxWLsQGc2LAcDrPVyq86assBzZQ5V2-rDKykz6E7COp2erAAA9-9aJDSNXV-_UR75SMxkWckvRRb2dnzQPv6LIobJ4kqtniHgvQutbU/s320/B%25C3%259CY%25C3%259CK+K%25C3%2596FTE+7.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5615433317542645250" /></a><br />Köftelerin her biri iştah ve açlık durumunuza göre 2 ya da üç porsiyonluktur. Köftenin pişme suyunu daha bol da tutabilirsiniz. O zaman köftenin suyu ile evdeki bayat ekmeklerinizi kızartarak papara hazırlayabilir, çukur tabağa önce paparayı sonra köfteyi koyarak servis yapabilirsiniz.<br /><br />Bu yemeğin yanına bol limonlu zeytinyağlı kıvırcık salatayı tavsiye ederim. <br /><br />Denemenizi ve afiyetle yemenizi dilerim.<strong></strong><strong></strong>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-89902301907652221732011-02-04T02:07:00.000-08:002011-02-04T09:17:52.266-08:00Fıstık-Üzümlü Tavuk Pilav<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivwTSI5jgM6EbM1cdZxCgmI38Mtq5hPO3oHGh-glrwl9rnywZfQNRRJmPxRvZWKjUB9lGafnJ4XRM5JZadriaSzY-8ZdRZ1cPMInsdsOHKja8k2dw9QJxLT_1lNKlYoSZ1ZNxHPSDrLb4s/s1600/IMG_6205.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivwTSI5jgM6EbM1cdZxCgmI38Mtq5hPO3oHGh-glrwl9rnywZfQNRRJmPxRvZWKjUB9lGafnJ4XRM5JZadriaSzY-8ZdRZ1cPMInsdsOHKja8k2dw9QJxLT_1lNKlYoSZ1ZNxHPSDrLb4s/s320/IMG_6205.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5569774495890099090" /></a> <br /><br />1950ler.. Annemler Etemefendi'de karakolun üstünde oturuyorlar. Babamla annem sözlenmişler ve babam ilk kez akşam yemeğine gelecek onlara. Evde bir telaş.. Ne pişirilse? Pek de tanımıyorlar birbirlerini henüz. Babam neyi çok sever, neyi sevmez? Bilinmiyor.<br />Sonunda en makbul misafir yemeği tavuk-pilava karar veriliyor. Şimdi kuruyolma diye zar zor bulunan tavuk alınıyor bir gün öncesinden. Malum tavuk bu.. Zor pişer. Erkenden kalkılacak tavuk haşlanmaya koyulacak.<br /><br />Uzun lafın kısası şimdi aşağıda tarifini vereceğim, tüm ev halkının çok severek yediği <strong>fıstık-üzümlü tavuk pilav</strong> akşama hazır ediliyor.<br /><br />Akşam babam geliyor. Sofraya oturulacak.. Bundan sonrası babamın anlattıkları..<br />"Çok güzel bir sofra hazırlanmış. Küçük Galip (kuzenim.. o sıralarda bir tek o var çocuklardan) İstanbul'dan getirdiğim çikolata paketini açmakla meşgul.<br />Ve evde tavuk kokusu.. Facia.. En sevmediğim yemek.. Tavuk ağzımda büyür, yutamam.."<br />Dese de tabii ki kara gözlü sözlüsü uğruna yavaş yavaş bitiriyor yemeğini.<br /><br />Annem bu yemeği babam dışında hepimiz sevdiğimiz ve sunumu güzel olduğundan sıkça yapardı. Ama bunu yaptığı zaman mutlaka evde ikinci bir yemek pişerdi, babam için.<br /><br />Şimdi gelelim bizim tarifimize..<br /><br />Bu yemekte üç kısım var.<br />Birincisi tavuk. Orta boy bir tavuk 6 kişiye uygundur. Tavuğu haşlayıp, kemik ve derisinden ayıklayın ve sonradan ısıtma yapabileceğiniz bir tencerede hazır bekletin. Kurumaması için derisini tavukların üzerine yayın ve tencereye tavuk suyundan bir miktar koyun.<br /><br />İkincisi, fıstık-üzümlü harç.. Ve yemeğin esas lezzeti de buradan geliyor:<br /><strong>Malzemeler</strong> <br />3 su bardağı yemeklik doğranmış soğan<br />1 su bardağı yıkanmış kuşüzümü<br />1/2 su bardağı çam fıstığı<br />3 kaşık sıvı yağ<br />tuz, az toz şeker, tarçın, karabiber <br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Soğanları sıvıyağda içine tuz ve az tozşeker ilave ederek sararana kadar kavurun. Sonra içine çam fıstığı ve kuşüzümünü ilave edin. Soğanlar kızarana kadar hepsini karıştırarak kavurmaya devam edin. En sonunda içine ağız tadınıza göre tarçın ve karabiber ilave edin ve karıştırın. Harcınız servise hazırdır.<br /><br />Yemeğin üçüncü kısmı da daha önce tarifini verdiğim <strong>"Süzme Pilav"</strong> elbette. (Süzme Pilav Nasıl Pişirilir? 24 Ağustos 2010)<br /><br />Yukarıdaki fotoğraftan da anlaşılacağı gibi tabağınıza önce süzme pilavı, onun üstüne haşlanmış tavuk parçasını ve en üste de yukarıdaki harcı koyun. <br /><br />Yemeğiniz servise hazırdır.<br />Afiyet olsun!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-20627030234340347992011-01-17T07:18:00.000-08:002011-01-17T08:39:13.374-08:00Bir Sıcak İçecek ve Ağrı'da Bir Balcı, Suzan Hanım<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiLEJGHyjfhAOjVkk3bqOyYaeSG2jjTntDWPU60Y3TQJbH2zHYLHdG_oNFaPaUZz0K9RMQqTmUY_ohTdwMbXvGoEi-aD35IQ0e0P8rXtdk_6T5_X0P4UZvnK8cnHoOkUnqJJ10ku4FH4WN/s1600/IMG_6302.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiLEJGHyjfhAOjVkk3bqOyYaeSG2jjTntDWPU60Y3TQJbH2zHYLHdG_oNFaPaUZz0K9RMQqTmUY_ohTdwMbXvGoEi-aD35IQ0e0P8rXtdk_6T5_X0P4UZvnK8cnHoOkUnqJJ10ku4FH4WN/s320/IMG_6302.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5563175003005644354" /></a><br />Soğuk algınlığı, öksürük, boğaz yanması kış günlerinin sıradan yakınmaları. Evde dört nüfus, gelen giden, sözün kısası ara ara bunlardan yakınmayan yok bizim evde de.<br />Şimdi sıralayacağım malzemelerle yapılan ıçeceği içip de fayda görmeyen olmadı. Size de tavsiye ediyorum. <br /><br /><em><strong>Malzemeler</strong></em><br />2 tutam çiçeği bol ıhlamur <br />1 tutam beyaz papatya<br />1 tutam sarı papatya<br />1 çubuk tarçın<br />1 orta boy kök zencefil<br />1 tutam tane karabiber<br />1 tutam elma kurusu<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkTKVsVnGwwL4Id3gGyzczOQ7PHZfWwJ5JuFCdtCr6v4dvLGnnY8tegQdb_WZnwVABzsIS9kM5y_hUUtND3JA4r6pOcxpSkAyjd818CPRGulP7H085_o8O1odOKj_T4HkB1g9xyYZKYsy9/s1600/IMG_6306.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkTKVsVnGwwL4Id3gGyzczOQ7PHZfWwJ5JuFCdtCr6v4dvLGnnY8tegQdb_WZnwVABzsIS9kM5y_hUUtND3JA4r6pOcxpSkAyjd818CPRGulP7H085_o8O1odOKj_T4HkB1g9xyYZKYsy9/s320/IMG_6306.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5563178126994482482" /></a><br />Hepsini birden kaynattığınız 1 litre kadar suyun içine koyup yaklaşık 10 dakika bekletin. Sonra da süzerek, içine 1 tatlı kaşığı bal koyduğunuz bir kupadan afiyetle için. Bakın nasıl faydasını göreceksiniz.<br /><br />Şimdi gelelim bu içeceğin içine koyduğumuz <em><strong>bala</strong></em>.<br />Daha önce sözettiğim Ağrı gezimiz sırasında bir gece gruptakilerin rehberliğinde bir bal dükkanına gittik. Dükkanın sahipleri aynı zamanda tescilli markalı <strong>"Ağrı Aladağ Balı"</strong>nın üreticileri <strong>Suzan ve Zeki Sürmeli </strong>çifti. Biz akşam yemeğinden sonra oldukça geç bir saatte gittiğimizde Suzan Hanım tek başına dükkanda idi. Yanımda maalesef fotoğraf makinem olmadığından cep telefonum ile çektiğim fotoğraf size dükkanı gösteremeyecek. Tüm duvarlardaki raflar, içi dopdolu petek çerçeveleri ile, tezgahın üstü çeşit çeşit süzme ballarla, kutularla dolu. Misler gibi, bal gibi bal kokan bir dükkan burası.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEH59HYRGsRWFeIE5RiYpso9FzSwdUy8SG897vZWvL-9lXjYivpqBljMCmg408rfpYta1eGUxhBZ6GdNBP7lg9yR5azosJO7uVRFI1ZOQ9Ew0GBij5IQKM9L16aP0JnqsxBITWxyWPIdp0/s1600/balc%25C4%25B1suzanabla.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEH59HYRGsRWFeIE5RiYpso9FzSwdUy8SG897vZWvL-9lXjYivpqBljMCmg408rfpYta1eGUxhBZ6GdNBP7lg9yR5azosJO7uVRFI1ZOQ9Ew0GBij5IQKM9L16aP0JnqsxBITWxyWPIdp0/s320/balc%25C4%25B1suzanabla.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5563178479482249890" /></a><br />Suzan Hanım, durmadan üşenmeden arıyı, balı, kovanı, peteği anlatıyor. Kusursuz anlatımının nedenini öğreniyoruz. Kendisi Ağrı'da okul müdürlüğünden emekli olmuş. Emeklilikte de kendisini aile işletmelerinde tam gün çalışan bir balcı olarak buluvermiş. Azimle çalışmaya alışkın insanların temposu ile işini, ne kadar sevdiğini, ürünlerine nasıl güvendiğini, baharda ve yazda yaylalarda bulunan kovanlarını kışın arıları donup ölmesin diye nasıl taşıdıklarını, balın birçok hastalığa nasıl fayda ettiğini aralıksız anlatıyor. Bir yandan gruptaki ondan fazla kişinin sorularını cevaplıyor. Bir yandan da inanmayacaksınız ama bir anne doyuruculuğu ile hiçbirimizi atlamadan çeşit çeşit ballardan ikram edip, yediriyor bize. Belki bir saatten fazla zaman geçtikten sonra bir ikimiz dükkanın arka tarafına geçip çay demliyoruz, bardakları hazırlıyoruz ve hem dinlemeye, hem bal yemeye çayımızı içerken devam ediyoruz.<br />Kutuların üzerinde yazan ibareyi aynen aktarıyorum:<br /><br /><em>AĞRI ALADAĞ BALI<br />1. 2000 Metrede elde edilen hakiki binbir çiçek yayla balıdır.<br />2. %100 saf kekik kokulu nadide bir bal ürünüdür...<br />Afiyet Olsun</em><br /><br />Belki iki saat sonra bala doymuş olarak ama elimizde, Suzan Hanımın, ertesi sabah tüm gezi grubuna kahvaltıda yetecek miktarda hediye ettiği petek balı ile ayrılıyoruz dükkandan. Balın hasını yemenin, balcının böylesini, Suzan Sürmeli'yi tanımanın keyfi ile otelimize dönüyoruz.<br />O gün her birimiz evlerimize kargolanacak ballarımızı aldık. Ve öğrendik ki Suzan Hanımlar büyük şehirlerdeki dükkancılara mallarını göndermeyi tercih etmiyorlar. Onun yerine toptan fiyatına direk tüketicilere satıyorlar ballarını.<br />Bize de söylediği, istediğimiz anda balları sipariş edebileceğimiz ve ertesi gün ev adresimize balları kargolamasının mümkün olduğu.<br />O gece aldığım ballar tükenince, bir de eşden dosttan balı tadıp da isteyenler olunca, Suzan Hanımı aradım geçenlerde. Siparişimi verdim; tutarını banka hesabına havale ettim. 48 saat sonra istediğim ballar Ağrı'dan evimize varmıştı.<br /><br />Ağrı'ya yolunuzun düşmesi şart değil. Ağrı Aladağ Balı bir telefon uzağınızda. Üreticisinden, hasından, mis gibi binbir çiçek kokulusundan, üstelik uygun fiyatlısından bal yemek istiyorsanız, Ağrı'daki bu dükkanın telefonları aşağıda.<br /><br />Tel: 0.472.2155181<br />Cep: 0.506.6210533<br /><br />Ballı günler diliyorum.. Öksürüksüz ve boğaz ağrısızından..Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-54283613743719693582011-01-09T12:54:00.000-08:002011-02-06T07:17:20.167-08:00Sinarit Buğulama<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixmGS7hVLHOiXS4evk73OYJHoEQevlqsrc1Uu_RkYLBF6HBbc4GcsselM9SEFgroG69b0SGRedJvHE4e7hMqeVJHjZ2FvsbkW1Kjr9Di_NOr7-Z999nhsMKtI3sCzRh3m_xv2_f8Sj4D34/s1600/IMG_6266.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixmGS7hVLHOiXS4evk73OYJHoEQevlqsrc1Uu_RkYLBF6HBbc4GcsselM9SEFgroG69b0SGRedJvHE4e7hMqeVJHjZ2FvsbkW1Kjr9Di_NOr7-Z999nhsMKtI3sCzRh3m_xv2_f8Sj4D34/s320/IMG_6266.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560304734565772162" /></a><br />9 ocak 1987.. Nasıl da kar yağıyordu? O sıralar Caddebostan'da bulunan Kadıköy Evlendirme Dairesi'nin 14.30 nikahı bizim nikahtı.<br />Titreyerek gittik nikah dairesine. Gelenler de kötü hava şartlarına rağmen oldukça fazlaydı. Gelin tencere dibi çok kazımış dedi, bazıları.<br />Nitekim doğrudur, çok tencere dibi kazımışlığım vardır.<br />Hala da severim biraz dibi tutmuş domatesli pilavı, zeytinyağlı sarmayı.<br />Annem özellikle benim için bu iki yemeğin dibini tuttururdu. Hele tencerenin dibindeki son sıra sarmaları benim için ayrı bir tabağa koyardı. Şimdilerde "kanserojen" dendiği için pek rağbet etmiyorum ama.<br /><br />Bugün, yıldönümüne yaraşır bir yemek yapmak istedim. Balıkçıdaki seçeneklere baktığımda, 1,5 kiloya yakın sinaritin şık bir yemek olacağını düşündüm ve seçimimi sinaritten yana yaptım.<br /><br /><em><strong>Malzemeler</strong></em><br />1,5 kg sinarit<br />1 adet pırasa<br />3 diş iri sarımsak<br />3 defne yaprağı<br />1 çay bardağı beyaz şarap<br />1/2 limon suyu<br />tuz, karabiber, az zeytinyağı<br /> <br /><em><strong>Yapılışı</strong></em><br />Sinariti balıkçıda fileto olarak ayıklattım. Derisini soydurmadım. Kafasını ve kemiğini de aldım elbette.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGOVhClMHsn7LI2xwSlOr3VunjumAROm2uZ89jlVM6v4ppj7UczrCtu0EmhnpnREyVmZx7EVlV8w-r6y17J-3ct0D12qzv-pq-ulyAwyl_Wk4KgBU73MJOP__9GAPKKI78hT-77CTvWmvg/s1600/IMG_6256.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGOVhClMHsn7LI2xwSlOr3VunjumAROm2uZ89jlVM6v4ppj7UczrCtu0EmhnpnREyVmZx7EVlV8w-r6y17J-3ct0D12qzv-pq-ulyAwyl_Wk4KgBU73MJOP__9GAPKKI78hT-77CTvWmvg/s320/IMG_6256.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560306299259264834" /></a><br />Önce birkaç bardak su ve üç defne yaprağı ile balığın kafa ve kemiğini kaynattım. Suyun rengi değişip kemik ve kafadaki etler ayrılınca ateşi söndürüp, balık suyunu tel süzgeçle temiz bir kaba süzdüm.<br />Ayrı bir tencerede bir kaşık tepeleme unu yağsız olarak kavurup üzerine balık suyunu karıştıra karıştıra ilave edip karışım kaynayınca ateşi söndürdüm. Bu arada tuz ve karabiberi de ekledim.<br />Şimdi sıra 2-3 kaşık zeytinyağında çok ince doğranmış pırasa ve sarımsakları kavurmaya geldi. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAsXSGS1696-9gUzy-lEyM3NG4duMElcswskcgk8YZtOwyI1Ejj9r_FwVAM-40-0TODhDBJHJM6b5gdBnmBQymON-HUyuVBoTVUAxqGDj2B1RPunAsxrh7ur7S_SzSXZ_ZqFxS3uux93_m/s1600/IMG_6260.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAsXSGS1696-9gUzy-lEyM3NG4duMElcswskcgk8YZtOwyI1Ejj9r_FwVAM-40-0TODhDBJHJM6b5gdBnmBQymON-HUyuVBoTVUAxqGDj2B1RPunAsxrh7ur7S_SzSXZ_ZqFxS3uux93_m/s320/IMG_6260.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560305835839953906" /></a><br />Bunlar kavrulunca içine beyaz şarabı ve limon suyunu koyup karıştırmaya devam ettim. En son olarak da bu sebze karışımı ile unlu balık suyunu birleştirdim. Bu sosun kıvamı sizin arzunuza bağlı. Eğer sosu çorba gibi kaşıkla yemek isterseniz daha sulu, sadece balığı tatlandırmak için yapacaksanız ise yoğun kıvamlı yapmalısınız.<br />Ben yoğun kıvamlı yaptım ve şık bir fırın kabına yerleştirdiğim sinaritlerin üzerine sosu boşaltıp üzerine iki defne yaprağını süsleme amacıyla koydum ve fırın kabını önceden ısıtılmış 170 derecede fırına verip, 30 dakika pişmeye bıraktım.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrda7_WJ4wSnwsQ97soX45z6Z2TAUl7lFrJJsywUhx8TZzywlPCg5PMu5QvsAKo3pOx2opkSrWClvGAKr45n4gAPy372PB2Moc0VjX82jzjFrFGgtdefAO6gWi9q_Bomn5W4QwYtJCt6fk/s1600/IMG_6263.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrda7_WJ4wSnwsQ97soX45z6Z2TAUl7lFrJJsywUhx8TZzywlPCg5PMu5QvsAKo3pOx2opkSrWClvGAKr45n4gAPy372PB2Moc0VjX82jzjFrFGgtdefAO6gWi9q_Bomn5W4QwYtJCt6fk/s320/IMG_6263.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560305495163633346" /></a><br />Bu arada Sait Faik'in "Sinağrit Baba" öyküsünü de analım. Öykü şöyle başlıyor:<br /><br /><em>Cehennem Nişanı'nda beş sandaldık. Güzel bir ocak akşamı. Hava lodos. Denize kırmızı rengin türlüsü yayılmış. Çok kaynamış ıhlamur rengindeki hayvan, geniş, ölü dalgalar. Sandallar ağır ağır sallanıyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor.<br /><br />Otuzsekiz kulaç suyun altındaki derin sessizliğe, dibindeki dallı budaklı kayalara yedi rengin en koyusu girer mi şimdi. Sinağrit baba döner mi avdan. Pırıl pırıl, eleğimsağma rengi pullariyle ağır ağır, muhteşem, bir İlkçağ kralı gibi zengin, cömert, asil ve zalim mantosu ile dolaşır mı kimbilir. Altunu, zümrüdü, incisi, mercanı, sedefi lacivertliğin içinde yanıp yanıp sönen sarayını özlemiş acele mi ediyordur.</em><br /><br />Eh aylardan ocak, hava lodos.. Doğru balığı seçtiğimiz aşikar..<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhg0zgGIF-ihKlIV5yI_JWxuVYtPjTFwIiag02r_P2dcbjbPgW_pBmTxoOIzkRxz6z4-QuEMvJNaXX2pQ4o8ICJOvCoyIiUeVz6N08eOMSPnDhjPVwpjXYIuaSmmZ2-Xtzkj4OlAulCK4TK/s1600/IMG_6264.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhg0zgGIF-ihKlIV5yI_JWxuVYtPjTFwIiag02r_P2dcbjbPgW_pBmTxoOIzkRxz6z4-QuEMvJNaXX2pQ4o8ICJOvCoyIiUeVz6N08eOMSPnDhjPVwpjXYIuaSmmZ2-Xtzkj4OlAulCK4TK/s320/IMG_6264.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560305228382954354" /></a><br />Artık kutlama yemeğine geçebiliriz. Yanında iyi soğutulmuş beyaz şarap, kızarmış ekmek ve soframızın olmazsa olmazı, salata ile.<br /><br />Bugünü ve kutlama yemeğini burada paylaştığım için sevinçliyim.<br />Herkese mutluluklar ve güzel sofralar diliyorum.Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-44072914452794206852011-01-06T03:05:00.000-08:002011-01-06T07:44:20.810-08:00"KAYISI AĞACI" Diye Bir Dükkan...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVk4f9vjN9p-JC3-J8p6nDcCHGakzHHhvSHuK5gezEX72moD8uoBJvYUzDjMbxqos-GpGWSW8_-VRZ-Z-LZ1SgryIim1CSsC0QBnHUVCCpFf1kmP3TonQyBqpXSaWXP48yEjhwa_hQyiWI/s1600/kay%25C4%25B1s%25C4%25B1a%25C4%259Fac%25C4%25B1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 210px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVk4f9vjN9p-JC3-J8p6nDcCHGakzHHhvSHuK5gezEX72moD8uoBJvYUzDjMbxqos-GpGWSW8_-VRZ-Z-LZ1SgryIim1CSsC0QBnHUVCCpFf1kmP3TonQyBqpXSaWXP48yEjhwa_hQyiWI/s320/kay%25C4%25B1s%25C4%25B1a%25C4%259Fac%25C4%25B1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5559032395368836114" /></a><br />Sühendan Yüce çok sevgili bir arkadaşımın akrabası. Arkadaşımdan Sühendan hanımın Koşuyolu'nda bir dükkan açtığını duyunca ilk fırsatta gittim elbette.<br />Adı zaten güzel, <em>Kayısı Ağacı</em>; içine girince de insanın elini kolunu doldurası gelen bir yer. Kayısı Ağacı'nda özellikle Malatya'nın ne kadar güzel mahsulü varsa buluyorsunuz. Hepsi taze, kaliteli, üstelik marketten alacağınızdan daha pahalı olmayan şahane ürünler.. Bir de ilaveten, yemekten içmekten anlayan, yaptığı yemekler çok lezzetli olan dükkan sahibi Sühendan hanımın tariflerini alıyorsunuz.<br />Sühendan hanım hiç üşenmeden malzemeleri nasıl ve nerelerden topladığını anlatıyor, yemekleri tarif ediyor, yazmanızı bekliyor, sorularınızı sabırla cevaplıyor. Sanırsınız Malatya mutfağını yaygınlaştırmak misyonu ile açıvermiş Koşuyolu'nun göbeğine dükkanını.<br /><br />İlk gittiğimde gün kurusu, dut kurusu ve ilk kez gördüğüm karadut kurusu, bala yatırılmış pestil gibi şeyler alarak dükkana ısındım. İkinci gidişimde biraz daha dersime çalışarak gittim ve çay yanına ikram etmek üzere Malatya'nın çok lezzetli, tereyağlı Simit Kurabiyesi'nden, Sühendan hanımın elleri ile yaptığı haşlanmış içli köftelerden ve tabii ki evde derhal tükenmiş olan gün kurusu ve diğerlerinden aldım.<br />Artık yolum Kadıköy'e düştüğünde, direksiyonu Koşuyolu'na çevirmek için güçlü bir nedenim vardı.<br />Ve son kez elimde kağıdım, kalemimle hazırlıklı gittim. <br />Önce malzemelerimi aldım. Sonra da nasıl pişireceğimin tariflerini.<br />Tabii eminim Sühendan hanım yapsaydı şimdi tarif edeceğim "Malatya Usulü Tarhana Çorbası" daha lezzetli olurdu ama onun tarifini bire bir uygulayarak pişirdiğim çorba çok lezzetli oldu ve keyifle tükettik.<br /><br /><strong>Malatya Usulü Tarhana Çorbası</strong><br /><br /><em><strong>Malzemeler</strong></em><br />8-9 adet Malatya tarhanası<br />1 su bardağı kara nohut<br />1/2 kg ıspanağın yaprakları<br />salça, kuru nane, sıvıyağ, tereyağı, tuz<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOCQ6LE_0pekJH3UUh-YbqgAklUbg4nC19jh80kNKXCPt0B6HO-f8P90JDCRFYUxWcphQ5hMACSiS6CrLDvXjX4v3KHUWadz88GmMa6C1aB12kcTpvz3UdzEBrsGcZTNhSHVRe3uRqiPVF/s1600/IMG_6243.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOCQ6LE_0pekJH3UUh-YbqgAklUbg4nC19jh80kNKXCPt0B6HO-f8P90JDCRFYUxWcphQ5hMACSiS6CrLDvXjX4v3KHUWadz88GmMa6C1aB12kcTpvz3UdzEBrsGcZTNhSHVRe3uRqiPVF/s320/IMG_6243.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5559038344147489506" /></a><br /><em><strong>Yapılışı</strong></em><br />8-9 adet tarhanayı büyükçe bir tencerenin içine 5 bardak su ile birlikte koyup geceden bekletin. Ayrı bir kapta da kara nohutları ıslatın. Nohutların suyunu birkaç kez değiştirin.<br />Ertesi gün topak tarhanalar yumuşamış olacaktır. Bunları suyun içinde karıştırarak iyice dağılmalarını sağlayın. Kara nohutların suyunu süzüp bunları da tencereye boşaltıp, karışımı orta hararette pişmeye bırakın. Kara nohutlar yumuşayıncaya kadar, tencerenin dibinin tutmaması için ara ara karıştırarak pişirmeye devam edin.<br />Kara nohutlar piştiğinde çorbanın kıvamı çok yoğunsa içine kaynar su ve ağız tadınıza göre tuz ilave edip son bir kez daha kaynatıp ateşi söndürün. Çorbanızı dinlenmeye bırakın ve o sırada ıspanakların yapraklarını iyice yıkayıp ince ince doğrayın. Tencere ılındıktan sonra ıspanakları tencereye koyun ve tüm malzemeyi bir kez daha kaynatın. Ispanakların renginin yeşil kalması ve faydası açısından kısa bir süre kaynatmak yeterli olacaktır.<br />Çorbanızı servis ederken üstüne, ayrı bir kapta birlikte pişirdiğiniz sıvıyağ, tereyağı, salça, kuru nane ve istenirse acı pul biberden oluşan karışımdan bir kaşığı, çorbanın ortasına koyun.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij-iMH-Vy8G7jzVVd4ovjt1WvcszRJt68XfNnvOLMc6iZsfeK0XM_p_fbvIwxBoVylCv4kLK58_3kSNeKkQbf7RVJ9GhFLVEtQSzl2UzAaNZ7EgN5KUspFT1UgpqviL_baSi6njnCAEKpz/s1600/IMG_6194.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij-iMH-Vy8G7jzVVd4ovjt1WvcszRJt68XfNnvOLMc6iZsfeK0XM_p_fbvIwxBoVylCv4kLK58_3kSNeKkQbf7RVJ9GhFLVEtQSzl2UzAaNZ7EgN5KUspFT1UgpqviL_baSi6njnCAEKpz/s320/IMG_6194.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5559031920104494402" /></a><br />Bu tarhana çorbası çok doyurucu, besleyici ve oldukça da lezzetli bir yemek. Şu soğuk havalarda sıkça pişirmemek için bir neden yok. Bir de ben su ile yaptım ama istenirse tavuk suyu veya et suyu da kullanılabilirmiş.<br />Bence bir an önce Kayısı Ağacı'na gidin, malzemelerinizi alın, çorbanızı pişirin ve tabii ki de Sühendan hanım ile tanışın. <br /><br />Sühendan Yüce<br />KAYISI AĞACI<br />Koşuyolu Mahallesi Mehmet Akfan Sokak 67/C<br />Koşuyolu-İstanbul<br />Telefon 0216 4280244<br />www.kayisiagaci.com<br /><br />Kayısı Ağacı'nda malzemeler yanısıra haşlanmış içli köfte, tandır ekmeği, kuru biber, kuru patlıcan ve acur dolması ve simit kurabiyesini yemeğe hazır bulabilirsiniz. Ama bunlardan almak istiyorsanız, her ihtimale karşı önceden telefon edip bulunduğundan emin olun.<br /><br />Kayısı Ağacı gibi küçük ve verimli işletmelerin yaşantımızda daha çok yer almasını diliyorum.Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-42698883132864071802010-12-29T13:18:00.001-08:002010-12-29T14:37:57.211-08:00Soğuk Kış Gecelerinde Sıcak Şarap İçilir...<a hreıf="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRfNh68F5PXgQmacRm3gSrFpzoD_vKqpiu4A_1MJVd4PIiB-5RGt-DP2zVf_PQQIgHZFAI_Y6tRFbDh2LYlcQZMrsH0wCRYvdE3r2AaAo8ChKgN_StUAq70gwyl_dNEFwhBN6SvDkxxRhj/s1600/s%25C4%25B1cak%25C5%259Farap.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 246px; height: 183px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRfNh68F5PXgQmacRm3gSrFpzoD_vKqpiu4A_1MJVd4PIiB-5RGt-DP2zVf_PQQIgHZFAI_Y6tRFbDh2LYlcQZMrsH0wCRYvdE3r2AaAo8ChKgN_StUAq70gwyl_dNEFwhBN6SvDkxxRhj/s320/s%25C4%25B1cak%25C5%259Farap.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5556216871031149586" /></a><br />Geçen cumartesi Ürün Sanat Galerisi'nde üç takı tasarımcısı arkadaşımla birlikte katıldığımız "Takı Sergisi"nin açılışı vardı.<br />Ben açılışta ikram edilmek üzere "Sıcak Şarap" hazırladım. Çok beğenilince tarifini vermeye karar verdim. Ne de olsa soğuk geceler başladı.. Belki kar bile yağar.. Sıcak şarabınızı hazırlayıp buzdolabına koyun, soğuk gecelerde ısıtıp ısıtıp içersiniz..<br /><br /><strong>Malzemeler</strong><br />3 şişe kırmızı sofra şarabı<br />1 iri portakal<br />20 adet karanfil<br />1-2 adet çubuk tarçın<br />6-8 adet kakule<br />2 adet kuru kök zencefil<br />4 su bardağı ev yapımı vişne şurubu<br />(Eğer ev yapımı vişne şurubunuz yoksa, doğala en yakın bir vişne suyunu kullanın.)<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Şarapları bir tencereye boşaltın. Portakalı yıkayıp, karanfilleri aralıklarla portakala saplayın. Bu portakalı, tarçın çubuğunu, kök zencefilleri ve kakuleyi şarabın içine koyup, tencerenin kapağını kapatın ve bir gece oda sıcaklığında bekletin.<br />Ertesi gün şarabı içindekilerle birlikte kaynatın. <br />Vişne şurubunu da ekleyip karıştırın ve son kez bir taşım kaynatın. Tencerenin kapağını kapatıp, şarabınızı soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra içindekileri süzerek şişelere boşaltın, buzdolabında saklayın. Her seferinde içeceğiniz miktarı kaynatmadan ısıtıp, keyifle için.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnANaEIuEOgBLx1YGnqwHq1Z91zgtJEXcv5U7r1AzEVeAqxJFJqirWgcE_SF_EuamvAG1ijF7fRHD6eUzVs7eQuGkCv_ibwicjulrd4CgVDitBrNmovUpVgW9YqI4yCjIM6iCY-IKtQpI3/s1600/vi%25C5%259Fne.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 237px; height: 212px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnANaEIuEOgBLx1YGnqwHq1Z91zgtJEXcv5U7r1AzEVeAqxJFJqirWgcE_SF_EuamvAG1ijF7fRHD6eUzVs7eQuGkCv_ibwicjulrd4CgVDitBrNmovUpVgW9YqI4yCjIM6iCY-IKtQpI3/s320/vi%25C5%259Fne.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5556230731270626626" /></a><br /><strong>Vişne Şurubunun Yapılışı</strong><br />Bu şurup için ölçü vermeyeceğim. Çünkü tariften de anlaşılacağı gibi şeker vişne suyunun içinde eridikçe şeker ilave edilecektir. İşte tarifi:<br />Vişnelerin çekirdeklerini ayıklayıp, suyunu sıkın ve telsüzgeçten süzerek büyükçe bir kavanoza koyun. İçine toz şekeri ilave edin, şekeri eriyinceye kadar karıştırıp kavanozu güneşte bırakın. Şeker dibine çöktükçe yeniden karıştırın. Vişne suyu şekeri çektiğinde yeniden şeker ilave edin. Ta ki vişne suyunun dibindeki çökelti yok olmayıncaya kadar şeker ilave edin. İçinde koruyucu olmadığından buzdolabında saklamanız uygun olacaktır.<br />Yapılması sabır ve zaman istiyor anlaşıldığı gibi. Ama sonunda çok lezzetli bir şurup elde edeceğiniz kesin. <br />Şurubunuza su ve buz ilave ederek sıcak yaz günlerinde güzel bir içecek elde edebilirsiniz. Kış soğuklarında da sıcak şarabınızı tatlandırıcı olarak kullanabilirsiniz. Böylece şarabınızda vişne şurubunun ekşimsi tatlılığı olacaktır.<br /><br />Yeni Yılda buluşmak üzere hoşçakalın..Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-51945846155177384072010-12-19T08:25:00.000-08:002010-12-19T11:55:35.988-08:00AŞURE<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilA5fAKlvUdccNI-gGEyGtsOfb9w-5lqt5yptwdfI_MXNcW-HFHzvKneWME39CYMKIL8-Jfn8zkOi7TYNidKSy98YwonpZrAgLvSchiBpBi27sTY0N-FvW5YA7R7RJNhNhMK-xxdmlCzY6/s1600/asurelik.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilA5fAKlvUdccNI-gGEyGtsOfb9w-5lqt5yptwdfI_MXNcW-HFHzvKneWME39CYMKIL8-Jfn8zkOi7TYNidKSy98YwonpZrAgLvSchiBpBi27sTY0N-FvW5YA7R7RJNhNhMK-xxdmlCzY6/s320/asurelik.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5552435192439810418" /></a><br />Annemin en sevdiği renk siyah değildi. Grileri, lacivertleri tercih ederdi kıyafetlerinde. Yalnız bir adağı vardı, "Muharrem" ayı boyunca hep aynı iki siyah bluzu, değiştire değiştire giyerdi. Ayın sonu geldiğinde de onları yıkar, paketler, onlara bile ihtiyaç duyacak birine yanında başka bir şeylerle birlikte verirdi. Son yıllarında bu adağını bıraktı; benim de hiç aklıma gelmedi, neden sürdürmediğini sormak.<br />Muharrem aylarında aklımda kalan bir şey de komşularda aşureler pişerken bizde de zerde pişmesi idi. Bu zerdeler, bir yas ayı olan muharrem gecelerinde evlerde okutulan duaların ertesinde ikram edilirdi.<br />Komşularda ise aşure, ayın onuncu günü anlamına gelen "aşura"da pişerdi.<br />Nuh Peygamber'e gönderme ve bolluk ve bereketin sembolü olan aşure neden Muharrem ayının onuncu günü olan, Kerbela olaylarının gerçekleşmiş olduğu o günde yapılırdı, hala da anlayabilmiş değilim. <br />Beni ilgilendiren hangi gün yapılırsa yapılsın, gerçekten bereketi, bolluğu ve paylaşımı bunca güzel açıklayan bir yiyeceğin yüzlerce yıldır yapılıyor ve dağıtılıyor olması. Tek yakınlığımız sokakta selamlaşmak olan komşularımızın bile kapılarını çalıyor olmak nasıl güzel bir ritüel.<br />Ben de her yıl gününe bakmaksızın, kuruyemişçilerde buğdaylar ve çeşit çeşit kuruyemişler ve kurumeyveler boy gösterir göstermez, malzemelerimi tamamlayıp aşuremi pişiririm. Hem kendimiz yeriz, hem gelenlere ikram ederiz, hem de komşularıma az az da olsa dağıtırım.<br /><br />Bugün de, birçok yerde tarifini bulacak olsanız da kendi aşuremin tarifini vereceğim. Çünkü buradaki tarifleri biraz da kızlarıma ilerde bir yemek tarifleri defteri olsun diye de yaptığımı itiraf etmemin sırası galiba.<br /><br /><strong>Ana Malzemeler</strong><br />2 su bardağı buğday<br />1 su bardağı nohut<br />1 su bardağı kuru fasulye<br />1 çay bardağı pirinç<br />3 su bardağı toz şeker<br />1 tatlı kaşığı tarçın<br />1 çay bardağı gül suyu<br /><br /><strong>Yan Malzemeler</strong><br />Bu kez fotoğrafta da gördüğünüz aşağıdaki yan malzemeleri kullandım.<br />12 kuru kayısı ve 6 kuru incir sabahtan ıslatılacak <br />1 avuç kuru üzüm<br />1 avuç dut kurusu<br />1 avuç karadut kurusu<br />6 kestane şekeri<br />3 hurma<br />1 avuç dolmalık fıstık<br />1 avuç kuş üzümü<br />1 avuç yabanmersini<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Nohut ve kurufasulyeyi bir gün öncesinden oda sıcaklığında su ile ıslatın. Aşureyi pişireceğiniz zamana kadar ara ara suyu boşaltıp, yenileyin. Buğday ve pirinci ise gece altı bardak oda sıcaklığında su ile bir tencereye koyup su kaynayıncaya kadar bekleyin. Su kaynayınca ateşi söndürüp tencerenin kapağını kapatın.<br />Ertesi sabah bu buğday-pirinç karışımına nohut ve kuru fasulyeyi ve altı bardak daha su ilave edip karışımı pişmeye bırakın. Ara ara karıştırıp dip tutmamasını sağlayın. Karışım kaynadıkça suyunu çekecektir. Suyunu çektikçe ayrı bir yerde kaynattığınız sudan her seferinde üç bardak alıp ilave edin. Sonunda toplam yaklaşık otuz bardak su çekecektir. Kıvamı kişiden kişiye değişir. Ben akışkan ve kıvamlı olanı severim. Eğer katı olmasını istiyorsanız daha az su koyabilirsiniz. <br />Bu pişirme işlemi yaklaşık üç saat ve nohutlar iyice pişene kadar devam edecektir. Nohutlar piştikten sonra daha önceden hazırladığınız kurumeyve ve yemişleri ve tarçını da ilave edip karıştırın.<br />Tarçın rengini karartacaktır. Eğer tarçından ve renginden hoşlanmıyorsanız tarçını koymayabilir ya da sonradan üstüne serpebilirsiniz.<br />Şimdi sıra şeker ve gülsuyunu ilave etmeye geldi. Bunları da ekledikten sonra hepsinin son bir kez kaynamasını bekleyin ve ocağı söndürün.<br />Bu tarifden yaklaşık elli kepçe aşure olacaktır. Yapmak istediğiniz miktara göre yukarda listelediğim malzemeleri artırıp ya da azaltabilirsiniz.<br />Artık aşureleri kaselere boşaltıp, üzerlerini nar, fındık, ceviz, kuru kayısı ve istediğiniz başka malzemelerle süsleyip komşulara dağıtmaya geldi sıra.<br />Kolay gelsin!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-3183714521802008832010-12-12T12:40:00.000-08:002010-12-12T13:14:42.382-08:00AYVALI KEK<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg30ZMDls8RwwEWngYeMttLzeqdqxPrDRLzEoo06CTSqeYowg_IaAm6kR8Qy2mI7V3mdhgs7HDUL3b9CvnoDSezkOzNgr80axWFzdbQRBHdPrgvgAn63KAP3OGR8mjJbkOvHmOQYTLq0A7i/s1600/IMG_5925.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg30ZMDls8RwwEWngYeMttLzeqdqxPrDRLzEoo06CTSqeYowg_IaAm6kR8Qy2mI7V3mdhgs7HDUL3b9CvnoDSezkOzNgr80axWFzdbQRBHdPrgvgAn63KAP3OGR8mjJbkOvHmOQYTLq0A7i/s320/IMG_5925.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5549899669302417554" /></a><br />Cumartesi günü hava birden soğudu. "Tamam", dedik "kış geldi ve çok soğuk bir kış olacak; çünkü dağ taş ayva dolu olmasından belli". Oysa bugün yine bahara döndü hava, ve unutuverdik kışı.<br />Ama dünden aklıma koymuştum Ayvalı Kek yapmayı. Yaptım da. İşte tarifi..<br /><br /><strong><em>Malzemeler</em></strong><br /><br /><strong>Kek hamuru için:</strong><br />3 yumurta<br />1 su bardağı toz şeker<br />1/2 su bardağı çay demi<br />1/2 su bardağı sıvı yağ<br />2 su bardağı un<br />1/2 su bardağı kepek<br />1 paket kabartma tozu<br />1 paket şekerli vanilya<br />1 tatlı kaşığı toz tarçın<br />(1 kaşık galete unu)<br /><strong>Ayvalı karışım için:</strong><br />2 su bardağı küçük doğranmış ayva<br />1/2 su bardağı toz şeker<br />1/2 su bardağı ufalanmış ceviz<br />1 tatlı kaşığı toz tarçın<br />1 tutam toz zencefil<br /><br /><strong><em>Yapılışı</em></strong><br /><br />Kekin hamurunu listelenmiş malzemeleri (galete unu hariç) sırasıyla karıştırarak hazırlayın. <br />Ayvaları küçük küçük doğrayın. Bir tencerede üzerine yarım su bardağı toz şekeri ve bir kaşık kadar su ilave ederek pişirin. Ayvalar suyunu bırakabilir, suyunu çektirmeye uğraşmayın. Şeker eriyip kaynamaya başlayınca ocağı söndürün. Ayvaları bir delikli kepçe ile alıp bir kaba koyun ve soğumaya bırakın. Ayvalar soğuduktan sonra içine ceviz, toz tarçın ve toz zencefili ilave edip karıştırın.<br /><br />26 cm çapında bir fırın tepsisinin tabanına ve kenarına pişirme kağıdı yerleştirin. Kağıdı tutturmak için çok az margarini kağıt ile tepsi arasına sürerek yapıştırıcı gibi değerlendirebilirsiniz.<br />Kek hamurunun yarısını hazırladığınız tepsiye döküp yayın. Üzerine galete ununu serptikten sonra ayvalı karışımı bu hamurun üzerine yayın. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT0aV482AR5G2tkpq2wl2tfr6wuDcEz4J3RPYEprH8NrGiHzcCDE3Umn9uAvM2iAme7yZK-V-1i8A7PJ4oZz9XpF19yXGgfHx6LY7kbv6cpiC3jDCs6_ydBE6geseZzl-bw-y9c_zk2-CA/s1600/IMG_5918.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT0aV482AR5G2tkpq2wl2tfr6wuDcEz4J3RPYEprH8NrGiHzcCDE3Umn9uAvM2iAme7yZK-V-1i8A7PJ4oZz9XpF19yXGgfHx6LY7kbv6cpiC3jDCs6_ydBE6geseZzl-bw-y9c_zk2-CA/s320/IMG_5918.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5549904404735108194" /></a><br />Daha sonra kek hamurunun kalanını da tepsiye yerleştirip, tepsiyi önceden ısıtılmış 170 derece sıcaklıktaki fırına koyup 40 dakika pişirin.<br /><br />Bence ılık olarak ve kahve ile deneyin.<br />Afiyet olsun!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-26989007622008193322010-11-24T12:36:00.000-08:002010-11-24T13:24:35.541-08:00Etli Ayva Dolması<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXkQtw7gMGth7xX_ajGGbTyVaV8dXsWjjMmfCQsqoOHL-RtiFPC9RCe7QuYdAdjBG1gROIWC9PXmlMD4Fe1kDQZaOjcgu5wTtjGc-exDhR1KtbwtvnNK7JWMbQUDIhA5W5KiY_3HoT76hv/s1600/IMG_5899.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXkQtw7gMGth7xX_ajGGbTyVaV8dXsWjjMmfCQsqoOHL-RtiFPC9RCe7QuYdAdjBG1gROIWC9PXmlMD4Fe1kDQZaOjcgu5wTtjGc-exDhR1KtbwtvnNK7JWMbQUDIhA5W5KiY_3HoT76hv/s320/IMG_5899.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543218082616398658" /></a><br /><strong></strong>Araya bir bayram girdi, bir dolu da sofra. El öpmeye gidecek, sofralarını bizim için donatan büyüklerimiz var neyse ki. Hal böyle olunca bana pek iş düşmedi bayram boyunca. Ama özlemişim yemek yapmayı ve paylaşmayı.<br /><br />Yazdıklarımı takip ettiklerini ve bayram tatilini fırsat bilip tariflerimi denediklerini söyleyen dostlarımı duydukça ise, neredeyse biraz da utandım doğrusu bu kadar ara verdiğime.<br /><br />Yine ayvadan gideceğiz bu sefer de. Ayvalar şahane bu yıl, bol karlı bir kış var önümüzde anlaşılan.<br /><br /><strong>Malzemeler</strong><br />2 iri ayva<br />200 gram yağsız dana eti<br />1 orta boy soğan<br />1 çay bardağı lepe<br />1 avuç pirinç<br />1 çay kaşığı tuz<br />1 çay kaşığı toz karabiber<br />1 çay kaşığı toz tarçın<br />2 tutam safran<br />1 çubuk tarçın<br />2 kaşık sıvı yağ<br />1 tatlı kaşığı tereyağı<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Bu dolmayı kıyma ile de yapabilirsiniz ama ben "bıçakucu" tabir edilen et ile yapmayı tercih ediyorum. Beni biraz daha fazla uğraştırıyor ama daha lezzetli olduğu kesin.<br />Öncelikle yağsız dana etini mümkün olduğu kadar küçük parçalara bölün. Tencereye koyup, kaynar suda kaynatın. Etin koyu renk köpükleri su üzerine çıkana kadar kaynatıp bu suyu boşaltın.<br /> <br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWQ9GWcW781ztcwkBUgTLaDmSUfA4LgeiyLeHk4AIZuJRUzcwp0Nzr04K72toxARct1Gz9mq2G3AtAD1WTFJNoilmS5FQzdsXL8ebfE2NN3NUA-Jk5XVKy1kPzhBV-M5JhvPoBYSaQl4yF/s1600/IMG_5875.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWQ9GWcW781ztcwkBUgTLaDmSUfA4LgeiyLeHk4AIZuJRUzcwp0Nzr04K72toxARct1Gz9mq2G3AtAD1WTFJNoilmS5FQzdsXL8ebfE2NN3NUA-Jk5XVKy1kPzhBV-M5JhvPoBYSaQl4yF/s320/IMG_5875.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543219599591707746" /></a><br />Ayvaları iyice yıkadıktan sonra ikiye bölüp, kabuklarını soyun ve kabukları daha sonra kullanmak üzere bekletin. Böldüğünüz ayvaların çekirdeklerini ve çekirdek yuvalarını temizleyin. Ayvaları pişireceğiniz tencereye yerleştirin.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEionykCEhugp_qjFpepg2WxCeZoKX62FPCsEMlYVEvIUvbQyDGbBb8rAlhNO_SqYpQEmJCe_jkU7UCznm4T8AJrxRat1rXAOcb-0EVeAUQipUvn6Kx5a5qC4pxcM1usIa6stNrr8buOkxL8/s1600/IMG_5887.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEionykCEhugp_qjFpepg2WxCeZoKX62FPCsEMlYVEvIUvbQyDGbBb8rAlhNO_SqYpQEmJCe_jkU7UCznm4T8AJrxRat1rXAOcb-0EVeAUQipUvn6Kx5a5qC4pxcM1usIa6stNrr8buOkxL8/s320/IMG_5887.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543219254362927794" /></a><br />Daha önce <strong>lepe</strong>den bahsetmiştim. Unutanlar daha önceki yazılarıma (23 eylül 2010) bakabilirler. Bir çay bardağı kadar lepeyi haşlayın. Soğanı doğrayıp, sıvı yağı kızdırdıktan sonra bu yağda hafif pembeleşene kadar kavurun. Kavurma işlemi bittikten sonra tereyağını ilave edin. Tereyağı soğanların sıcaklığı ile eriyecektir. Kavrulmuş soğanın içine sırasıyla tuzu, karabiberi, tarçını, bir tutam safranı, hazırladığınız eti, haşlanmış lepeyi, bir avuç pirinci ekleyip hepsini karıştırın.<br />Bu karışımı hazırladığınız ayva çanaklarının içine tepeleme olacak şekilde bölüştürün.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipxhnkpOtwiWy7ovK8LnDcaoqZ2bNmyfvf1mAHXekgu5mssVkQgEGsTI_I0zNrv4YuikwDjHDRXpEnSXnV22qcySy17hhOQrInCo9Ofey6Gy5PUyTiajAtq5mCmsEogKxPweZolvVxxe24/s1600/IMG_5888.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipxhnkpOtwiWy7ovK8LnDcaoqZ2bNmyfvf1mAHXekgu5mssVkQgEGsTI_I0zNrv4YuikwDjHDRXpEnSXnV22qcySy17hhOQrInCo9Ofey6Gy5PUyTiajAtq5mCmsEogKxPweZolvVxxe24/s320/IMG_5888.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543218810933939730" /></a><br />Tencereye bir parmak kadar su ile ayvaların ortasına bir çubuk tarçın ve kalan safranı koyun. Ayva kabukları ile dolma harcını örtün ve ayva dolmalarınızı kısık ateşte pişmeye bırakın.<br />Bir kürdanla ayvaların pişmesini kontrol edin. Ayva yumuşadığında yemeğiniz pişmiş demektir.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOl7e-FOXOvS9fowQQBYMtKZrBq6KbBqiPJxf0RcEwv5QDdn4bfyEtHOKQ7t4NRAiEzUliwaV-eacav6pxcx3d5lhdYkJjZuRM1SoiP2Bfjv3cH1HFVQVlcBiWWfCStYSCOszqtxTuIiXW/s1600/IMG_5896.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOl7e-FOXOvS9fowQQBYMtKZrBq6KbBqiPJxf0RcEwv5QDdn4bfyEtHOKQ7t4NRAiEzUliwaV-eacav6pxcx3d5lhdYkJjZuRM1SoiP2Bfjv3cH1HFVQVlcBiWWfCStYSCOszqtxTuIiXW/s320/IMG_5896.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5543218622385477090" /></a><br />Servis yapacağınız zaman dolmaların üzerindeki ayva kabuklarını alın ve afiyetle yiyin.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-54143275100745466862010-11-09T11:09:00.000-08:002010-12-12T23:17:53.413-08:00Ayva Ezmeli Tel Kadayıfı<a href="http://4.bp.blogspot.com/_1pGsOQpqwHc/TNmc3YdLnaI/AAAAAAAAC/yI/tJPCQ75dvqc/s1600/IMG_5679.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuoaVU_eL-CwjaUx2CZh8ZOs7Xu1Qb089sTbGzoyASs1tzQ5oMFbV1P9SGsq1LLx0qfXb5uAgaTC6PImhZk_raYY718HVhYXDwuGXcuw1heqXhDD7Bq4tAAEXWT_Si9Wet1h0RlAgI9Vsj/s320/IMG_5679.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5537629692100320674" /></a><br />Hep tuzlu tariflerinden gittiğimi farkettim. Önümüzde bayram var, tatlı yeme zamanı, bir tatlı da benden olsun, deyip <strong>Ayva Ezmeli Tel Kadayıfı</strong>'nı yapıp, tarifini hazırladım.<br />Kış kuvvetli geçeceğe benzer, ayvalar sapsarı kocaman. Ayvaları değerlendirmek iyi olur elbet.<br /> <br /><strong>Malzemeler</strong><br />250 gram tel kadayıfı<br />1/2 su bardağı sıvı yağ<br />2 irice ayva (rendelenmişi 2 su bardağı olacak kadar)<br />1/2 su bardağı toz şeker<br />1 tatlı kaşığı toz tarçın<br />1/2 su bardağı çekilmiş ceviz<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Tel kadayıfını mutfak robotunda ufalayın. Bir kabın içine ufalanmış tel kadayıfını ve yağı koyup elinizle iyice ovun. Ben yarım su bardağını geçmeyecek kadar, çiçek yağı ve eritilmiş tereyağını birlikte koydum. Eğer tatlıda hafif tereyağı kokusu tercih ediyorsanız, tavsiye ederim.<br />Yağ ile ovulmuş tel kadayıfının 1/3ünü 12 gözlü top kek kalıbının gözlerine bastırarak paylaştırın.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhskpm12vOQTaRxVemTc-LhTTLwmtuQ5QzarBFpETOJGNqI21WSjqOgbKdQXzaxLWdmPBDcE4njXJedMfL1NT-iYJLRRxYuBf3PI4YBMGXs4nlm1LlnCa0cWbMrMSCfq79VA4KbH1_ESxgK/s1600/IMG_5671.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhskpm12vOQTaRxVemTc-LhTTLwmtuQ5QzarBFpETOJGNqI21WSjqOgbKdQXzaxLWdmPBDcE4njXJedMfL1NT-iYJLRRxYuBf3PI4YBMGXs4nlm1LlnCa0cWbMrMSCfq79VA4KbH1_ESxgK/s320/IMG_5671.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5537630405542628994" /></a><br />Ayvaların kabuklarını soyup çekirdek ve çekirdek yataklarını temizledikten sonra rendeleyin. İçine 1/2 su bardağı toz şeker koyup kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin ve soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra içine tarçını ve dövülmüş cevizi ilave edin. Tüm bu karışımı yağlanmış tel kadayıfının kalan 2/3ü ile karıştırıp yoğurun. Ortaya çıkan bulamacı kek kalındaki tel kadayıflarının üzerine yine bastırarak yerleştirin.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-h1y-mJV0oL19xWInuIp82A7K1AhLy_U0ocvcCB15t_FAqv9leQ-4JgJbIES_8DxRJqh4IPV0LMNQWthG4NGwrN53REMzcWqsxfSPLYfBwmJvPlwnUbDgmK7KhlKWUIryIHyUeyH9ioNA/s1600/IMG_5677.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-h1y-mJV0oL19xWInuIp82A7K1AhLy_U0ocvcCB15t_FAqv9leQ-4JgJbIES_8DxRJqh4IPV0LMNQWthG4NGwrN53REMzcWqsxfSPLYfBwmJvPlwnUbDgmK7KhlKWUIryIHyUeyH9ioNA/s320/IMG_5677.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5537630070865921474" /></a><br />Kalıbı önceden 150 derecede alt-üst ya da yoğun pişirmede ısıtılmış fırına koyup, 40 dakika pişirin.<br /><br />Tatlınız yemeye hazırdır. Üzerini dövülmüş ceviz ya da fıstık ile süsleyip, kaymakla ya da vanilyalı dondurma ile birlikte servis edin.<br />Ağzınız tatlı, sofranız bereketli, bayramınız kutlu olsun!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-21272305781471204752010-10-31T13:19:00.000-07:002010-11-03T13:24:11.658-07:00<strong>Lepeli Patlıcan Dolması</strong><br />Nihayet daha önce anlattığım ve arkadaşım Necla'nın da Kars'tan bulup getirdiği <strong>lepe</strong> ile yaptığım bir yemeğin daha tarifine geldi sıra.<br />Çok fazla yemek seçen bir çocuk olduğum halde bu yemeği kendimi bildim bileli sevmişimdir. Aslında hiç de kolay bir lezzet değil, ilk kez yiyenler yadırgayabilirler bile ama benim en favori yemeklerimden biridir, <strong>lepeli patlıcan dolması</strong>.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqdrh2pp7j1ht-zL7GEhfv8hr-vqisonlEqmKxXNYtLxSVZuDxDTc6nCht3QFWIodiXAPHjYyZWFbJC6k89T2LK-L2URuTy31kJI5Y4rC-QfHDtd_dSBDT-4lXa31A6A34XW00Bb9QJ1wj/s1600/IMG_5554.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqdrh2pp7j1ht-zL7GEhfv8hr-vqisonlEqmKxXNYtLxSVZuDxDTc6nCht3QFWIodiXAPHjYyZWFbJC6k89T2LK-L2URuTy31kJI5Y4rC-QfHDtd_dSBDT-4lXa31A6A34XW00Bb9QJ1wj/s320/IMG_5554.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5534308672094150242" /></a><br /><strong>Malzemeler</strong><br />1 kilo orta boy patlıcan (6-7 adet)<br />1/2 kilo yağsız kıyma<br />1/2 su bardağı lepe<br />1/3 su bardağı pirinç<br />2 iri kuru soğan<br />3 yemek kaşığı sıvı yağ<br />1 tatlı kaşığı tereyağı<br />1 tatlı kaşığı toz tarçın<br />1 çubuk tarçın<br />tuz, karabiber<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLrSPjNKFF4ix8Y9hmspWP1XnGHzTZOr0FFQwfu8olev_A3X1Jw4tzJYLsXWBijLqPwKBssuidAgYOpj0uSwNCptjb59y1jzgTmQ0CTRUD6RRew0wd4Mq4OjqAkIcWiISSfk1OlRk__y5G/s1600/IMG_5543.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLrSPjNKFF4ix8Y9hmspWP1XnGHzTZOr0FFQwfu8olev_A3X1Jw4tzJYLsXWBijLqPwKBssuidAgYOpj0uSwNCptjb59y1jzgTmQ0CTRUD6RRew0wd4Mq4OjqAkIcWiISSfk1OlRk__y5G/s320/IMG_5543.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535414922316869074" /></a><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Öncelikle patlıcanları yıkayın, saplarını kestikten sonra bu kısımdan bir santim kalınlığında keserek kapakları oluşturu. Sonra fotoğrafta görüldüğü gibi elinizle bastırıp yuvarlayarak patlıcanların içlerini çıkartın. Patlıcanlar bütün olarak doldurulacağından patlıcanlara zarar vermemeye, patlatmamaya dikkat edin.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyPHgBLlqVHWjjGtnDVvggj483mu20kfqgr8Mq62kNv4naE9T5iTpuwHKl7WIYhvQXqlI9LvqTG6mh9WMK3BxafOg4yVXsYTgxdSU67EDxLPINO2_wes0kJbyBfVjkhYoh0lVj1z0_rNJt/s1600/IMG_5549.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyPHgBLlqVHWjjGtnDVvggj483mu20kfqgr8Mq62kNv4naE9T5iTpuwHKl7WIYhvQXqlI9LvqTG6mh9WMK3BxafOg4yVXsYTgxdSU67EDxLPINO2_wes0kJbyBfVjkhYoh0lVj1z0_rNJt/s320/IMG_5549.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535415689593577922" /></a><br />Patlıcanların içlerini çekirdekleri varsa yıkayarak temizleyin ve bunları dolmayı pişireceğiniz tencerenin dibine yayın.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk9xWGVZK71hzSO_H7oHNRRWda53co_DZQJo_aMuvUblOXQhTzwvgdMutY7t_Jko_L9X_CMFSsryi0WV7ATdLDqSCsw8t5aXrrKyOZJNjItNZppGm68W2DOXamL4KcyTEYzh_OUefCeHm9/s1600/IMG_5550.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk9xWGVZK71hzSO_H7oHNRRWda53co_DZQJo_aMuvUblOXQhTzwvgdMutY7t_Jko_L9X_CMFSsryi0WV7ATdLDqSCsw8t5aXrrKyOZJNjItNZppGm68W2DOXamL4KcyTEYzh_OUefCeHm9/s320/IMG_5550.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535416324755006898" /></a><br />Kıymayı, küçük doğranmış soğan, sıvıyağ, tuz ve karabiberle kavurun. Kavurma işlemi bittiğinde içine toz tarçını ilave edip karıştırın ve ocağı söndürün. Bu sırada lepeyi haşlayın ve suyunu süzün, pirinçle birlikte kavrulmuş kıymaya ilave edip hepsini bir kez daha karıştırın.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKKB-GbnN7jOZ9R1y9bKVDqYYVPoS3DSxvsEsFkghfLPa_KP8g_AF3kubbVjzxcxvs2Y6aDoNz4QCooukNu9jlO7iSGb4ZsG1hzA_AIu8Mzgu0pcyWZdMpt0O5H4O3c6Evbl3RrTNXdT8i/s1600/IMG_5545.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKKB-GbnN7jOZ9R1y9bKVDqYYVPoS3DSxvsEsFkghfLPa_KP8g_AF3kubbVjzxcxvs2Y6aDoNz4QCooukNu9jlO7iSGb4ZsG1hzA_AIu8Mzgu0pcyWZdMpt0O5H4O3c6Evbl3RrTNXdT8i/s320/IMG_5545.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535416719940261954" /></a><br />Hazırlamış olduğunuz dolma içi biraz ılındıktan sonra patlıcanları bu içle doldurun ve daha önceden patlıcan içlerini yaydığınız tencereye dizin. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyF_vOh3FrkMQa6bdvsNmODJZDyn_Snnfo1Lg9ERTL-Xo5jATESbd_3-YIu1vTH7kuiufWmnsaAQpmbraaKC353pM3Nv84MFOkf3qBqDWHEouQ4kKWtxU7FpDmx4JGMn7MOQAPZxpH4XQC/s1600/IMG_5552.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyF_vOh3FrkMQa6bdvsNmODJZDyn_Snnfo1Lg9ERTL-Xo5jATESbd_3-YIu1vTH7kuiufWmnsaAQpmbraaKC353pM3Nv84MFOkf3qBqDWHEouQ4kKWtxU7FpDmx4JGMn7MOQAPZxpH4XQC/s320/IMG_5552.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535417773970346914" /></a><br />Tencereye bir parmak oda sıcaklığında su, az tereyağı ve birkaç parçaya böldüğünüz çubuk tarçını koyun, kısık ateşte 1 saat kadar (dolmalar suyu çekene ve patlıcanlar yumuşayıncaya kadar) pişmeye bırakın. <br />Biraz uğraştıran bir yemek ama, her dolma çeşidi gibi yediğiniz, yedirdiğiniz zaman bir de beğenilirse tüm uğraşmanıza değecektir.<br />Afiyet olsun!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-56759104624075489142010-10-29T02:52:00.000-07:002010-10-29T03:45:44.856-07:00Tatil Sabahına Küçük Bir Sürpriz<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVb1dLPrgXSOtNAVfo6IXtoFo3ydb6LLK1NtElB2O9xtrQW9GlXkJYO1ZTlMoXze7dLGetbZ51XWljxOkAS71O8xjye6vNnI_GX-lqiQelbjH5vTrf-YALPtLA7gT8mwpe904ZTdB1L3qL/s1600/IMG_5563.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVb1dLPrgXSOtNAVfo6IXtoFo3ydb6LLK1NtElB2O9xtrQW9GlXkJYO1ZTlMoXze7dLGetbZ51XWljxOkAS71O8xjye6vNnI_GX-lqiQelbjH5vTrf-YALPtLA7gT8mwpe904ZTdB1L3qL/s320/IMG_5563.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5533406809672308674" /></a><br />Bugün 29 Ekim 2010. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. <br />Ve kızlarımın okulu ve üniversiteye hazırlık kursu kapalı. Uyuyabilirler, rahat rahat kahvaltı edebilirler diye sevinçliyim bugün. Onlar kalkmadan sevgili arkadaşım Sergülen'in yaptığı ve çok beğenip aile menümüze kattığım, onun iznini alarak da burada tarifini vereceğim <strong>"Peynirli Tart"</strong>ı yapmaya karar verdim.<br /><br /><strong>Malzemeler</strong><br />2 su bardağı un<br />3/4 su bardağı sıvı yağ<br />3/4 su bardağı yoğurt<br />1 paket hamur kabartma tozu<br />1 tatlı kaşığı tuz<br />1 çay kaşığı kırmızı pul biber<br />1,5 su bardağı peynir<br />1 yumurta<br />1 su bardağı süt<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Un, sıvı yağ, yoğurt, kabartma tozu, tuz ve pul biberle hamurunuzu tutun. Hamuru önceden yağlanmış orta boy bir fırın tepsisine (bu tarifte kullandığım tepsi 29cm çapında) hamuru yayarak yerleştirin.<br />Üzerine peynirin cinsine göre ufalanmış ya da rendelenmiş peyniri yayın. Peynirler çeşitli olursa çok daha lezzetli bir sonuç ortaya çıkıyor.<br />Tepsiyi buzdolabına koyup dinlenmeye bırakın. Fırını 175 derece sıcaklıkta ısıtın. <br />Yumurta ve sütü iyice çırpıp, peynirlerin üzerine boşaltıp, tepsiyi fırına verin.<br />25 dakika pişirin.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4fDZ1xVNtqQO7EN3sZ2KMncBkT9Edx1tIU8yIhylMEmXWGDfjlEmXjF0pht8dENZqz5KMMRIgRQSw6uquZga1kUWFy4DjKhg3tEbQYConBtMuVM-N2xGhZHtjo67GBG-XUDGaBORLwqJR/s1600/IMG_5560.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4fDZ1xVNtqQO7EN3sZ2KMncBkT9Edx1tIU8yIhylMEmXWGDfjlEmXjF0pht8dENZqz5KMMRIgRQSw6uquZga1kUWFy4DjKhg3tEbQYConBtMuVM-N2xGhZHtjo67GBG-XUDGaBORLwqJR/s320/IMG_5560.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5533407352190050194" /></a><br />Yapılışı çok pratik ve lezzetli bir tart. Önümüzdeki ilk tatil sabahında denemenizi tavsiye ederim.<br />Teşekkürler Sergülen!Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-90713038239782621392010-10-23T00:38:00.001-07:002010-10-23T04:30:45.599-07:00Ağrı'da Bir Öğle YemeğiGeçen yıl Boğaziçi Üniversitesi 1981 mezunları olarak Ağrı’nın Oğlaklı köyünde bir ilköğretim okulu yaptırmıştık. Bu girişimimiz, 1977 ve 1995 mezunları tarafından benimsendi ve bu yıl da onlar yine Ağrı’da iki ilköğretim okulu yapmayı başardılar. Okulların yapılması sürecinde sembolik bir maddi desteğim dışında katkım olmadı. Ama yine de okulların açılış töreni duyurusunu görünce dayanamayıp kafileye katıldım. Okullardan biri ne yazık ki tamamlanamamış olduğundan bir okulda açılış töreni yapıldı. <br />Yine geçen yıl olduğu gibi bu yıl da tüm köy halkı kadınlı erkekli çoluklu çocuklu okulun önündeydi. Çocuklardan yaşları okula gitmeye uygun olanlar önlükleri ve yardımseverlerin sağladıkları giysiler ve okul çantaları ile yerlerini almışlardı köy meydanında. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLqK1pwsxY-yzs2W6GeTA2da5uz3NSLE7wPfur6GikOwCRS1UsQt9B9orNFTl7dEn97_pPVQiQvdj-zpnhL4yvpm6mvZa4yIubceE-oHZOD1hpWH4J6nlSsj9004N2OydT_djZDQI-M7Rl/s1600/IMG_5107.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLqK1pwsxY-yzs2W6GeTA2da5uz3NSLE7wPfur6GikOwCRS1UsQt9B9orNFTl7dEn97_pPVQiQvdj-zpnhL4yvpm6mvZa4yIubceE-oHZOD1hpWH4J6nlSsj9004N2OydT_djZDQI-M7Rl/s320/IMG_5107.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5531146365633513426" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWFr5tNBSTsIKfw0iHJPYaUdVSyX9qNwHlld0Mb3igwT38MgaCvYuLXhW_BYWD4PxMk2xO8JWpwNpupTOSQNuzde6b4AbOocJh2oGfohqmH6FIqm1hXRf7wTCorcSCAb_l42itnroygQva/s1600/IMG_5113.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWFr5tNBSTsIKfw0iHJPYaUdVSyX9qNwHlld0Mb3igwT38MgaCvYuLXhW_BYWD4PxMk2xO8JWpwNpupTOSQNuzde6b4AbOocJh2oGfohqmH6FIqm1hXRf7wTCorcSCAb_l42itnroygQva/s320/IMG_5113.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5531145966611081810" /></a><br />Okul çağından küçük olanlar genellikle anne ya da büyükannelerin kucaklarında sessiz sedasız bekleşirken, en yürek burkanı, ilköğretimin birinci kademesini yani beşinci sınıfı bitirmiş ve yatılı bölge okullarına gönderilmedikleri için köyde kalmış olan kız çocuklarının duruşlarıydı. Onlar için artık bulundukları köyden ya da komşu köylerden birinden çıkacak bir kısmetten öte bir gelecek yoktu, bunun gayet bilincinde olan bu çocuk gelin adayları tören alanında boynu bükük oturuyorlardı.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWHFzjFkTcwsSQjqzbVLJ_Tg5t94xIdSnZcim4Ga9vbV1-_GJPdZtJ_LSbO_3DwmsHdRNeJpa-Lq-8-875nA9d5H0SUg6vXr5YiudvOXJ0-lA4vsoeoFXVHN99t9i3eeq_JPty2iXbps-6/s1600/IMG_5110.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWHFzjFkTcwsSQjqzbVLJ_Tg5t94xIdSnZcim4Ga9vbV1-_GJPdZtJ_LSbO_3DwmsHdRNeJpa-Lq-8-875nA9d5H0SUg6vXr5YiudvOXJ0-lA4vsoeoFXVHN99t9i3eeq_JPty2iXbps-6/s320/IMG_5110.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5531147640325797042" /></a><br />Okulun açılışı, hep birlikte İstiklal Marşı’nın okunması, Vali vekili, İl Milli Eğitim Müdürü, öğretmenler ve çocukların konuşmaları sonrasında kurdele kesilerek gerçekleşti. Okulun içine doluşuldu. Çepeçevre dağlarla çevrili köyün ortasındaki bu bina uzaktan bakıldığında serap gibi görünüyordu.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKV_daxUR69Ru5o5kuJ3aYtD8HC5m7cU8HkgHTcaBM6Vy3o0taYwAKmTdsfaYPHtWikLZK8dpvFHfPxOf15vtRW7xSgPRUZULWPdi6THeobafABWYOGzwpQr7-LDxhMlBdlLDIC9kpyOMr/s1600/IMG_5154.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKV_daxUR69Ru5o5kuJ3aYtD8HC5m7cU8HkgHTcaBM6Vy3o0taYwAKmTdsfaYPHtWikLZK8dpvFHfPxOf15vtRW7xSgPRUZULWPdi6THeobafABWYOGzwpQr7-LDxhMlBdlLDIC9kpyOMr/s320/IMG_5154.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5531146081309366290" /></a><br />Açılışın ertesinde yine geçen yıl olduğu gibi sofralar kuruldu. İstanbul’dan gelen misafirler ve Devlet büyükleri için o gün kurban edilmiş olan oğlağın etinden yapılmış kavurmalar, pilavlar, tandır ekmekleri, ayranlar sofralara yerleştirildi.<br />Yine geçen yıl olduğu gibi törenin bu aşamasında köyün kadınları bebelerini alıp oradan uzaklaşırken, okul çocukları çevreye dağılıp oynamaya başladılar. Bizler, Devlet büyükleri ve köyün erkekleri sofralardaki yerlerimizi aldık, pilavı kavurmayı kaşıklamaya başladık.<br />Aynı sahneden “Üç Fincan Çay” adlı kitabın Pakistan’daki çok yoksul bölgelerdeki okul ziyaretleri ile ilgili bölümünde de bahsediliyordu: “Bir okulda ne zaman bir tören olsa önemli adamlarla misafirler öyle oturuyorlar ve sıkıcı oluyor. Oturuyor, konuşuyor, onlara neredeyse bir hafta yetecek kadar yemeği bir oturuşta yiyorlar... Kadın ve çocuklara öyle ikinci sınıf insan muamelesi yapılması insanın yüreğine dokunuyor..” Bu sözleri kitabın kahramanı olan, Pakistan ve Afganistan’da bir çok okul açılmasına öncülük etmiş Greg Mortenson’un küçük kızı söylüyor.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7WoJ9wxoHmY-gZQdLRw6Oex5rzpHuSdhhjypmwMSmLj7-lkbMEV_iRx0tV9O-KOzcnTDvW5xV-2Hkim2FArXNd2trZCgDTTrkPYSxhkwVkG8Yk9ne3_vehkqBGwR2yhwYUyb1uR2NTbsZ/s1600/A%C4%9Fr%C4%B1'da+Yemek.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7WoJ9wxoHmY-gZQdLRw6Oex5rzpHuSdhhjypmwMSmLj7-lkbMEV_iRx0tV9O-KOzcnTDvW5xV-2Hkim2FArXNd2trZCgDTTrkPYSxhkwVkG8Yk9ne3_vehkqBGwR2yhwYUyb1uR2NTbsZ/s320/A%C4%9Fr%C4%B1'da+Yemek.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5531143109816363250" /></a><br />Birkaç kişi belli etmeden tabağımızdaki eti ve pilavı en yakınımızdaki çocuğa verip, tandır ve suyla geçiştirdik yemeği. Kısa zamanda yemekler tükendi ve geldiğimiz minibüslere doluşup geride kalanlara ellerimizi sallayarak köyden uzaklaştık.<br />Bu Ağrı’da bir öğle yemeği idi. Bir yandan o çocukların yeni bir okula, bir oyun alanına kavuşmalarının sevincini paylaştığımız bir yandan da genizde yanma hissi ve damakta buruk bir tad bırakan.<br />Bir de Ağrı’da Öğretmen Evi’nde yediğimiz yemekteki güzel bir detayı paylaşacağım sizlerle. Ben eve geldikten sonra uygulamaya başladım, size de tavsiye ederim: nar.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqotaw_b1zOkwcayI-jxzKsdrgCEpaBH39ABV2NWMb0CQ6U4ucVwkw_3mHKoKmc7aJMrKdQ_Kf_bO3FZ2m3NCkSYurFiTdKh_fc2tytRUZ5G40VN_VE0tzJH9B4GtYIsZfuNKI6KrbYJos/s1600/IMG_5482.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqotaw_b1zOkwcayI-jxzKsdrgCEpaBH39ABV2NWMb0CQ6U4ucVwkw_3mHKoKmc7aJMrKdQ_Kf_bO3FZ2m3NCkSYurFiTdKh_fc2tytRUZ5G40VN_VE0tzJH9B4GtYIsZfuNKI6KrbYJos/s320/IMG_5482.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5531143930952699250" /></a><br />Garsonlar yiyecek siparişlerimizi aldıktan sonra dörde bölünmüş narları serpme şeklinde sofraya bıraktılar. Önce hepimiz biraz şaşırdık ama sonra yemeklerimiz gelene kadar büyük bir zevkle narlarımızı yedik. Çok güzel bir “iştah açıcı”. Özellikle sağlıklı ve düzenli yemek isteyenler için kalabalık sofralarda, ana yemekler gelene kadar oyalanılabilecek bir seçenek. Görüntüsünün güzelliği de cabası..Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-35101316757349637872010-10-17T14:18:00.000-07:002010-10-17T15:05:34.653-07:00Solsiden Usulü Palamut2001 yılında Norveç'e ilk kez gittik. "Norway in a nutshell" turu ile Bergen'den Oslo'ya rüya gibi bir yolculuk yaptık. Bergen'de, Oslo'da öğlen akşam somon, somon, somon yedik. Izgara somon, kağıtta somon, tavada somon, haşlanmış somon.. Hatta sabah kahvaltılarında bile açık büfelerde çeşitli somonlu yiyecekler vardı. Tatlı somona kadar. Fikren biraz bıkar gibi olmuştuk ama hepsi de gerçekten birbirinden lezzetliydi.<br />Norveçli bir arkadaşımızın tavsiyesi ile daha İstanbul'dayken <strong>Solsiden Restaurant</strong>'ta yer ayırtmıştık. Burası şahane güneş batışı manzarası olan eski balık hali binasının lokantaya çevrilmiş haliydi ve sadece mayıs ayı başından eylül ayına kadar açıktı. Dünyanın her yerinden Oslo'ya gelenlerin mutlaka uğradıkları bir lokantaydı.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIhmi6MmPGFLoOOdX7bjDIoFD2ZtyvhBfupMlsXdsfNLLqAd4ap9sc_c1PvDfhq4_IwDYP6W2Hg1oLQE4ugWG3ayUMZozfL7NOAoY8ZzBoOBT_Nd-0CkgIE6yCSjoD3M2FqMla7WOTIifX/s1600/imagesCALLDR6A.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 275px; height: 183px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIhmi6MmPGFLoOOdX7bjDIoFD2ZtyvhBfupMlsXdsfNLLqAd4ap9sc_c1PvDfhq4_IwDYP6W2Hg1oLQE4ugWG3ayUMZozfL7NOAoY8ZzBoOBT_Nd-0CkgIE6yCSjoD3M2FqMla7WOTIifX/s320/imagesCALLDR6A.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5529130150064003266" /></a><br />Dört kişi tam rezervasyon saatinde gittik ve bize ayırılan masaya yerleştik. Salata, beyaz şarap ve bir de tabii ki somon istedik. Garsonun tavsiyesini dinleyip fırında ızgara somonu tercih etmiştik.<br />Yarım saat kadar sonra somonlarımız geldi. Büyük bir zevkle son derece sade hazırlanmış ve bir o kadar da lezzetli somonlarımızı yedik. Unutulmaz bir güneş batışı seyrettik. Bu arada garsonumuzla da ahbaplığı ilerletmiş durumdaydık ve sonunda dayanamayıp, somonu nasıl pişirmiş olduklarını sorduk.<br />Garson bize işin püf noktasını söyleyip güzel bir bahşişi kopardı. Ama o günden beri bizim evde Solsiden usulü pişirdiğimiz balıkları yiyip, keyiflendikçe, iyi ki de bu bilgiyi almışız deriz.<br />Aslında son derece basit, belki de bazılarımızın zaten pişirdikleri bir yöntem. Ama ben yine de yazayım, belki bilmeyen, denememiş olan birileri vardır.<br />Şimdi palamut zamanı ve palamut Solsiden usulü ile gerçekten çok lezzetli oluyor.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieDnuOszMJJcFFT0eACZ5MljWzQxAOf4ee_Q1Lks6iGFAoz6kgbx_CPIj_kTHwfe2zuVNuT4Yh5vo8oH6yDuhWbL3vnFZfKdT1v9SwV22dUYihem7k1pdaQc2lbcRw5I99hqB0SVRAtdrf/s1600/IMG_5335.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieDnuOszMJJcFFT0eACZ5MljWzQxAOf4ee_Q1Lks6iGFAoz6kgbx_CPIj_kTHwfe2zuVNuT4Yh5vo8oH6yDuhWbL3vnFZfKdT1v9SwV22dUYihem7k1pdaQc2lbcRw5I99hqB0SVRAtdrf/s320/IMG_5335.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5529134316652538274" /></a><br />Biz dört kişiyiz. İki palamutu balıkçıya ayıklattım. Yalnız kemiğini de çıkarttırıyorum, fileto şeklinde alıyorum.<br />Balıkların üzerine tuz serpiyorum. Fırın tepsisine pişirme kağıdı koyup palamutları derisi aşağıda kalacak şekilde yerleştiriyorum. Fırını "yoğun pişirme" ya da "alt-üst" ısıtma tiplerinden birine 200 derece sıcaklığa ayarlayıp, bu sıcaklığa gelinceye kadar ısınmaya bırakıyorum. Fırın 200 dereceye geldiğinde tepsiyi orta rafa yerleştirip 15 dakika bu sıcaklıkta pişmeye bırakıyorum. 15 dakikanın sonunda fırını "ızgara"ya ayarlayıp, tepsiyi üst rafa çıkartıyorum ve 5 dakika da ızgarada pişmesini sağlıyorum. <br />İşte hepsi bu. Bu tarifi somonla da, levrekle de, fileto olabilecek ama yağlı balıklarla deneyebilirsiniz. Yalnız fırınların ayarı biraz farklı olabiliyor. İlkinde biraz dikkatli olun, ızgarada iken balıklarınız yanmasın, sonra üzülürsünüz.<br />Palamutlar tezgahlarda diziliyken, bu tarifi deneyin. Palamut alın, balıkçının yüzü gülsün, palamut yiyin, size yarasın. Bu arada çinekop yemeyin, çünkü onlar yarın yiyemeyeceğimiz lüferlerdir, unutmayalım.<br />Bugün ne pişireyim derdinden uzak, palamut, ekmek, salata ve kırmızı soğan ile keyifli bir balık sofrasında hoş saatler diliyorum.<br /><br />Solsiden Restaurant, Oslo www.solsiden.noUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-52722829124311334082010-10-13T23:48:00.000-07:002010-10-14T04:06:33.498-07:00Beşamelli Ispanak<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6Av9lvr2Bn9pTua-vMyCbOmIRhlnZg6u4XjFga4t84LJwOUw1eeD4Gzguke-nUeMhON29i60sdZ9SApLmqkc-x9_GDcFcj3MvXeujoia8-IUgwrnsyZ6iUqgpgd4rTsULadWrZtnQkcyw/s1600/155.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6Av9lvr2Bn9pTua-vMyCbOmIRhlnZg6u4XjFga4t84LJwOUw1eeD4Gzguke-nUeMhON29i60sdZ9SApLmqkc-x9_GDcFcj3MvXeujoia8-IUgwrnsyZ6iUqgpgd4rTsULadWrZtnQkcyw/s320/155.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5527798914537472978" /></a><br />Küçüksu pazarında yeşillik tezgahına yaklaştım, elimdeki bez torbamı ağzına kadar yeşillikle doldurdum. Yeşil salata, maydanoz, dereotu, roka.. Aklıma ne gelirse. Bir de ıspanak elbet.<br />Ispanağın yemeğini yapacakken aldığım bir kilo ıspanağı üçe bölüp sadece yapraklarını ayırdım ve aşağıda tarifini vereceğim beşamelli ıspanağı yaptım. <br /><br /><strong>Malzemeler</strong><br />300 gram ıspanağın sadece yaprakları<br />2 tahta kaşığı tepeleme un<br />4 bardak süt<br />1 fındık büyüklüğünde tereyağı<br />1 yumurta<br />1 yufka<br />1,5 bardak rende kaşar peyniri<br />tuz, karabiber<br />tepsiyi yağlamak için az sıvıyağ<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Unu içine yağ koymadan orta ısıda kavurun. Rengi hafif değişince içine 4 bardak sütü bir yandan çırparak ilave edin. Kavrulmuş un ve süt muhallebi kıvamına gelinceye kadar karıştırarak pişirin.<br />Baloncuklar kabarınca ocağı söndürün. İçine tereyağını, tuzu, karabiberi koyun, tadını kontrol edin ve soğumaya bırakın.<br />Bu beşamel sos, un yağ ile kavrulmadığından çok hafif oluyor. Bu sosu hünkar beğendi yaparken ya da başka beşamelli tariflerinizde gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.<br />Soğuyan sosun içine bir yumurtayı kırıp karıştırın. <br />Önce yıkanmış ve kurutulmuş ıspanak yapraklarını, sonra da lira büyüklüğünde parçalara ayırdığınız yufkayı sosun içine koyun.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMXmIzAprNq-uwBLPdxny_FaebQTLmDYUQksRQ3f3AZBtzUkcpZoHeDxco6Pc1Eja7RGHgdpvachkZ4OA4ZuRGyIdwAmcsvlJhkLMnYD2pULCiBPtn5_Y04GMgFAojDCB0t7YSDJ8PhR_l/s1600/132.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMXmIzAprNq-uwBLPdxny_FaebQTLmDYUQksRQ3f3AZBtzUkcpZoHeDxco6Pc1Eja7RGHgdpvachkZ4OA4ZuRGyIdwAmcsvlJhkLMnYD2pULCiBPtn5_Y04GMgFAojDCB0t7YSDJ8PhR_l/s320/132.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5527794239803875458" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRzZKSTtJi5G-ZS6HjCKvcx2A7K1E7UTdl5EryDbwW7t6Nc0vhPyjx1dBnrGPGVxDUftPKGmABvfodLM1HRxzOiawlroApY987COX6HeZEOerZRwC6eHy_sRRc3HNMkXXfOBJIcBAnIXUF/s1600/135.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRzZKSTtJi5G-ZS6HjCKvcx2A7K1E7UTdl5EryDbwW7t6Nc0vhPyjx1dBnrGPGVxDUftPKGmABvfodLM1HRxzOiawlroApY987COX6HeZEOerZRwC6eHy_sRRc3HNMkXXfOBJIcBAnIXUF/s320/135.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5527794671369827506" /></a><br />Tüm malzemeleri iyice karıştırın ve Borcam'ın büyük boy yuvarlak tepsisini az sıvıyağ ile yağlayıp karışımı tahta kaşık ile bastırarak tepsiye yayın.<br />Önceden 150 dereceye ısıtılmış fırına tepsiyi koyup 15 dakika pişmeye bırakın. Sonra çıkartıp üzerine rendelenmiş kaşar peynirini koyun ve tepsiyi tekrar fırına verin.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiifSigKzdNf04C977ANoJQ2GNTSfJ4Zw-jxs682JwY5EzaG8zzpU6CvUUhZ2i_fAjwuHaqDtTCHHYWnNChLMD9tpGXEU0k_PTNzMyoSu76cUStVZuVOJ0PhBgCDa0PLCi39TsIFbvaTk8W/s1600/139.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiifSigKzdNf04C977ANoJQ2GNTSfJ4Zw-jxs682JwY5EzaG8zzpU6CvUUhZ2i_fAjwuHaqDtTCHHYWnNChLMD9tpGXEU0k_PTNzMyoSu76cUStVZuVOJ0PhBgCDa0PLCi39TsIFbvaTk8W/s320/139.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5527796915259982866" /></a><br />Peynir kızarıncaya kadar fırında pişirmeye devam edin.<br /><br />Beşamelli ıspanağı ister çay sofrasında ister yemek davetlerinizde misafirlerinize sunabilirsiniz. Her ikisine de yakışıyor.<br />Şimdiden kolay gelsin!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-56382208901522544102010-10-10T08:49:00.000-07:002010-10-10T09:48:53.528-07:00Dayanışma Elbet..<em><strong>Hatice Kapudere</strong><br />Herkes gibi onu çok seven bir anne babanın ilk çocuğu olarak Malatya’da dünyaya merhaba dedi. Ankara’da ilkokul hayatına devam etti. Çok keyifliydi o zamanlar Ankara’da çocuk olmak. Çetelerle uzay yolu savaşları ve yakantoplarla geçti çocukluğu</em>.", diye başlıyor Hatice'yi anlatan yazı.<br /><em>ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nü okudu. ODTÜ'de kendini buldu. Hayatın ne olduğunu ilk kez sorgulamaya başladı. Yıllarca finans alanında çalıştı. Finansa kendisine iyi koşullar ve güzel bir yaşam sağladığı için teşekkür etti ve bir süre sonra bunların kendisine yeterli olmadığını anladı. 2000 yılında yoga yapmaya başladı. Hayatın zor bir döneminde yoganın çok büyük faydasını ve desteğini gördü. Sevgili hocaları Ayşe Belce ve Adnan Çabuk’a hep şükran duydu. Yoga eğitmenliği sertifikasını 2006 yılında YAASC SIDDASHRAM YOGA CENTER’dan aldı.</em><br />Ve " <em>2008 yılında çok sevgili iki arkadaşı ile birlikte bir kişisel gelişim ve yoga merkezi kurdu, huzur ve mutluluk anlamına gelen <strong>Mira</strong>. 2009 yılında emekli olarak sadece spirituel konularda hizmet vermeye karar verdi. Mira'da, Darga yoga, yoga çalışmalarına devam ediyor. Sevgili kızı Ekin’e yaşam yolunda rehberlik etmeye çalışıyor ve hayat arkadaşı Eren’le yaşamı paylaşıyor. Dünyanın daha güzel bir yer olabileceğine inanıyor</em>."diye de sonlanıyor.<br /><br />Biz Hatice ile çocuklarımız için daha iyi bir öğretim, eğitim imkanı peşinde koşarken, 2000 yılında karşılaştık. Çocuklarımızın devam ettiği okulun sahipleri ekonomik çıkmaza girince, bir grup cengaver veli okulu kurtarmaya karar vermiş ve üstelik bir de "Dayanışma" isimli bir anonim şirket kurarak okulu sahiplerinden devralmıştık. İşte bu "Dayanışma" grubundan iki veli olarak yollarımız kesişti.<br />Çocuklarımızın okulunu kurtarmak için iki yıl çaba gösterdik ama maalesef başarılı olamadık. Ama bu süreç bize ve çocuklarımıza hala devam eden dostluklar kazandırdı.<br /><br />İşte Hatice ile hikayemiz bu. <br />Onu sizinle de tanıştırmak istedim, çünkü Suadiye'deki Mira'da çok güzel atölye çalışmaları düzenliyorlar. Belki bir gün yolunuzu düşürürsünüz.<br /><br />Geçenlerde de onun evinde buluşup, kışlık "Fesleğenli Domates Sosu" yaptık birlikte.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgV6IhV60oZ_ic-I-ZkDhSGnm6kdYNiFNIh9nLlOYRI6_gdMGZ7eigkkPdXmdJyJ-2mYfook4PgtSI1HnxqiG1hzT1Y5d1SL_he66yW3xY5P0KmRzWdJxjChH0jhLN-xvZyN8FtnZsfrRM5/s1600/056.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgV6IhV60oZ_ic-I-ZkDhSGnm6kdYNiFNIh9nLlOYRI6_gdMGZ7eigkkPdXmdJyJ-2mYfook4PgtSI1HnxqiG1hzT1Y5d1SL_he66yW3xY5P0KmRzWdJxjChH0jhLN-xvZyN8FtnZsfrRM5/s320/056.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5526450067274163298" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimtOMWooPTZoWntxILdOp8I3YAcONn8nfLgN9Trmo-UZOLZuIlMijyY-AVuiBtsEym0r6n1Kc9MKMWKALDFPvf2RRGDQMH8rEOaVqUwhvfcj234eTt9D9YAR8ZQ-eU6Pi_CfWjA-LarAdd/s1600/059.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimtOMWooPTZoWntxILdOp8I3YAcONn8nfLgN9Trmo-UZOLZuIlMijyY-AVuiBtsEym0r6n1Kc9MKMWKALDFPvf2RRGDQMH8rEOaVqUwhvfcj234eTt9D9YAR8ZQ-eU6Pi_CfWjA-LarAdd/s320/059.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5526450644161089010" /></a><br />Kavanozları ters çevirip soğumaya bıraktığımızda da birer yorgunluk kahvesi içtik Hatice'nin balkonunda.<br /><br />Mira'ya ve Hatice'ye 0532 478 82 87 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8991225251259610807.post-65433316425336349742010-10-07T11:46:00.000-07:002010-10-07T12:27:33.617-07:00Hebicenci =)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVCQXnrKkiKyTJbh8W2Z3x856k9izfXYAVkwICODyWqzqFsErwKVILFGp0173MkBFoexBVPtJ1oWlPXPKBMr4XD-oYYTPTTmyMg7Nvxq6DUoteWOxN1vkOKrHqyuKrBvVBUvdKTVwcQA9A/s1600/120.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVCQXnrKkiKyTJbh8W2Z3x856k9izfXYAVkwICODyWqzqFsErwKVILFGp0173MkBFoexBVPtJ1oWlPXPKBMr4XD-oYYTPTTmyMg7Nvxq6DUoteWOxN1vkOKrHqyuKrBvVBUvdKTVwcQA9A/s320/120.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5525377999618780066" /></a><br />"Hebic" azeri dilinde "havuç" demek. Fotoğraftan da anlaşılacağı gibi, "hebicenci" bir havuç yemeği. Hem de daha önce bahsettiğim, şu bizim meşhur <strong>lepe</strong> ile yapılan bir yemek.<br /><br /><strong>Malzemeler</strong><br />1 kg havuç<br />150 gr dana kıyma<br />1 orta boy soğan<br />1/2 su bardağı lepe<br />1/4 su bardağı pirinç<br />2 kaşık sıvı yağ<br />1 tatlı kaşığı tuz<br />1/2 çay kaşığı karabiber<br />2 kaşık kuru nane<br /><br /><strong>Yapılışı</strong><br />Kıyma ve soğan sıvı yağda kavrulur. İçine tuz ve karabiber ilave edilir.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisERwY8tDdrvg8mK9eJGrgdhwV4Ha86tJ5_JYvtzrIm_dqzgT5M_EWmuyR-YbY-nGy6HTo7-Wz5t1V-loOgxN4h1vjHSh8s_FtOXZu6FIvnC6L-FQzw3P5M7EDFoKvnbOuYgeQbxSsL1Rz/s1600/060.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisERwY8tDdrvg8mK9eJGrgdhwV4Ha86tJ5_JYvtzrIm_dqzgT5M_EWmuyR-YbY-nGy6HTo7-Wz5t1V-loOgxN4h1vjHSh8s_FtOXZu6FIvnC6L-FQzw3P5M7EDFoKvnbOuYgeQbxSsL1Rz/s320/060.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5525382998632434498" /></a><br />Lepeler ayıklanıp yıkandıktan sonra bol suda haşlanır ve süzülerek soğumaya bırakılır. Pirinç de ayıklanıp yıkanır.<br />Havuçlar doğranır ve kavrulmuş olan kıyma soğan karışımına ilave edilir. Üzerine haşlanmış lepeler, pirinç koyulur. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKSicTaabSH4LABHp3NF8z7HF2sLKrknLHJJqRpeuOTxw-xU5s0AF9jqcB0WfLLQ9NG25z_lhsSQjNOx6Mi5rhAJZwFkcckp19vx2z7cN2qalCQOufMy-ds86q_MChFJ1wwYZM5kEDzIBN/s1600/063.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKSicTaabSH4LABHp3NF8z7HF2sLKrknLHJJqRpeuOTxw-xU5s0AF9jqcB0WfLLQ9NG25z_lhsSQjNOx6Mi5rhAJZwFkcckp19vx2z7cN2qalCQOufMy-ds86q_MChFJ1wwYZM5kEDzIBN/s320/063.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5525384505335652450" /></a><br />Tüm malzeme içine kuru nane de ilave edilerek karıştırılır, bir su bardağı kadar su ile pişmeye bırakılır. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9hV-efKRuYkE-seSEKk5Lt2RQiSTakVDU_vH7IxWWO5Nf2jLT9cnyoBoJ9e8JsIxctAF0y97fG-nIeYMwyxWDYjWhlF7teAyuk95F__ALwEBEU-pc_g6jCmw8bcWeR4WaiFqZSfszIHDh/s1600/064.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9hV-efKRuYkE-seSEKk5Lt2RQiSTakVDU_vH7IxWWO5Nf2jLT9cnyoBoJ9e8JsIxctAF0y97fG-nIeYMwyxWDYjWhlF7teAyuk95F__ALwEBEU-pc_g6jCmw8bcWeR4WaiFqZSfszIHDh/s320/064.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5525385577055865954" /></a><br />Havuçlar yumuşadığında ve yemeğiniz suyunu çektiğinde hebicenci pişmiş demektir. <br /><br />Yanında sade ya da sarımsaklı yoğurt ile servis edilir.<br /><br />Hem doyurucu, hem lezzetli bir yemektir. Eğer lepeyi nereden bulacağım diyorsanız, gerçi arkadaşım Necla gibi dostlarınız varsa size Kars'dan lepe getireceklerdir; bu yemeği lepe yerine nohutla da deneyebilirsiniz, diyeceğim.<br /><br />Pişirip beğenirseniz ve bana da bir mesaj gönderirseniz sevinirim.<br />Kolay gelsin..Unknownnoreply@blogger.com1