8 Ağustos 2011 Pazartesi

Şeftali Reçeli

Süleymaniye'deki evimizin alt katında, kömürlüklerin önünde küçük bir taşlık vardı. Mehparelerin evi bu taşlığa bakardı. Ben küçük olduğum için, orada oynama iznim vardı. Oysa ailedeki ağbiler, ablalar, her mahallede olduğu gibi, bizim mahallede de bulunan arsada oynama iznine sahiplerdi.
Yine Mehpare ile o taşlıkta oynadığımız bir gün, annesi mutfakta bir şeyler yapıyordu. Yemek yemekten nefret eden, elimden gelse su ile beslenecek olan ben, içeriden gelen kokuya vuruldum.
Akşam geç saatlerde anneme, Mehpare'nin annesinin yaptığı börek reçelinden bahsettim. Annem mızmız kızının canının bir reçel istemesine sevinse de o saatte komşuyu rahatsız edemeyeceği için düşünüp durdu ama börek reçelinin sırrını çözemedi.
Ertesi sabah, komşuya inildi, annem usturuplu bir şekilde konuyu, bu günlerde neler pişirdiğine getirdi ve baklayı komşunun ağzından aldı.
Komşu teyze, şeftali reçeli pişirmişti bir gün önce.
Ben hangi akla, şeftali reçelinin kokusundan böyle bir ad yakıştırmıştım bilmiyorum.
Ama bildiğim, evde her yıl börek reçeli yapılmaya devam edildiği, benim de bunu pek bir zevkle yediğimdir.


Şimdi gelelim reçelimizin tarifine..

Malzemeler
2 kg şeftali
2 kg toz şeker
1/2 limonun suyu

Yapılışı
Şeftalilerin önce kabuklarını soyun. Sonra çekirdek etrafındaki koyu kırmızı sert kısımı ayırarak küçük küplere bölün.
Önce şekerin yarısını sonra küp küp doğranmış şeftalileri, onların da üstüne şekerin kalanını boşaltın. Vaktiniz varsa şeftaliler suyunu bırakıp şekeri ıslatıncaya kadar bekleyin. Yoksa, tencereyi kısık ateşe koyun, şekerin şeftali suyuyla ıslanmasına kadar bekleyip sonra ateşi orta şiddete getirin.
Şekerli karışım kaynamaya başladığında üzerinde sarı renkte yoğun bir köpük oluşacaktır. Bu köpüğü hepsi yok oluncaya kadar alıp atın.


Bu sırada şeftaliler de şekerin içinde renk değiştirip hafif karamelize olacaklardır.
Artık limon suyunu katıp, ateşi biraz daha güçlendirebilirsiniz. Limon suyuyla da kaynayıp, birkaç kez karıştırdıktan sonra ateşi söndürebilirsiniz.


Reçeliniz pişmiş ve sıcak sıcak kavanozlara bölünmeye hazırdır.
Kavanozlara koyup, daha önce kullanılmamış kavanoz kapakları ile sıkıca kapattıktan sonra kavanozları ters çevirip soğumalarını bekleyin.
Bu şekilde hazırlanmış reçel, kış boyunca hem küflenmeden hem de şekerlenmeden kahvaltı sofralarında zevkle tüketilecektir.
Afiyet olsun!

5 Ağustos 2011 Cuma

Sakızlı Muhallebi


Bizim ailede sakız tutkunları toplanmış. Dondurmanın, muhallebinin, helvanın sakızlısı.. Hepimiz çok seviyoruz bu tatları.

Dün annemin "yalancı keşkül" adıyla yaptığı sütlü tatlıyı, sakızla şenlendirsem ne olur diye düşünüp, akşamki aile yemeğinde denemeye karar verdim.
Sakız tutkunları bayıldılar, ben de bu az şekerli, hafif tatlıyı sizinle paylaşıyorum.

Malzemeler

1 kg süt
2 kahve fincanı* un
1,5 kahve fincanı* toz şeker
1 yumurta sarısı
1 paket şekerli vanilya
1 tatlı kaşığı tepeleme dövülmüş sakız
1 çay kaşığı tereyağı
* Türk kahvesi fincanı

Yapılışı

Tüm malzemeyi tencereye koyup çırpın. Sonra orta hararette ateşte aynı yöne sürekli karıştırarak pişirin. Fokurdamaya başlayınca ateşi söndürün ve parlaması için tereyağını da ilave ederek, sıcakken karıştırıcı ile uzunca süre karıştırarak pürüzsüz bir hale gelmesini sağlayın.
Servis yapacağınız genişçe bir kaba 2-3 cm derinliğinde dökün. Ya da kaselere bölün.
Önce oda sıcaklığında soğutun ve koku almaması için üzerini bir bezle örterek buzdolabına koyun. Bir gece bekletin.
Ertesi gün sade olarak ya da yanında dondurma ile afiyetle yiyin.


Bu arada sakızı nereden buluyorsun diye sorarsanız, maalesef Türkiye'den değil. Yazları gittiğimiz Yunan adalarının tümünde, Çeşme'nin hemen karşısındaki Sakız adasında yetiştirilmiş, üretilmiş, toz, macun, likör, yüz ve vücut kremi hatta diş macunu haline getirilmiş çeşitli ürünler satılıyor. Her gittiğimde özellikle bu toz haline getirilmiş sakızdan alyorum. Türkiye'de ise nerede satıldığını bilemiyorum.
Umarım bir gün Türkiye'de de eskiden olduğu gibi, Çeşme, Alaçatı, Çftlikköy'de binlerce sakız ağacı yetişir ve sakızın sadece ürünleşmiş halini değil, mis kokulu ağacını, meyvesini de görürüz.